Hinduizmin Figür Hikayeleri

Hinduizm fikir itibariyle insan için bazı ideal özellikler öngörmüştür. Bu durumu Bernard Shaw şu şekilde ifade eder:

Hintlilerin hayat görüşü bireye hayatın gerçek doğal akışı üzerine bir vizyon katar, onu yapay maskelerden arındırır. Hinditanın temelinde yaratıcının suretini barındıran önerilmiş davranış biçimlerini barındırır.

Bu davranış biçimlerini hizmet, sevgi, fedakarlık, mütevazilik, görev, adanmışlık, saygı, içtenlik… gibi bireyin ve toplumun refahını arttırıcı kimi değerlerden oluşur.

Bu yazımızda sizlere Hinduizmde bu değerlere örnek niteliğinde olan temel hikayelerden bahsedeceğim.

Sadakatin değeri

Sadakat aşka sevgiye olan bağlılığı ifade eder, bir evliliği bir arada tutan temel bağdır. Evlilik basit bir kontrattan ziyade kutsal bir törendir. İki denk bireyin ailelerinini, çevrelerini ve kendilerini koruyup geliştirmek için bir araya geldikleri bir özveridir.

Sita’nın hikayesi

Lord Ramanın eşi olan Sita tam bir ideal hint kadınıydı. Sadakatı kocasının Ayodhya kralı olarak taç giyeceği gün sınandı. Rama tahta geçeceği gün üvey annesinin bedduası yüzünden 14 yıl ormana sürgün gönderildi.

Bütün şehri kasvet bastı. Sita, sürgüne gönderilen kendisi olmadığı halde Rama’nın peşine takıldı. Bu eylemi dünyaya eşlerin başlarına ne gelirse gelsin ayrılmaması gerektiği konusunda bir model oldu.



Görev bilincinin değeri

Görev hiçbir karşılık beklenmeden yapılandır ve aileye hizmet her birey için kutsaldır. Düşünün, aileniz size bu dünyaya getirenler, onlara baştan sona bir bakın. Biz zayıf ve yardıma muhtaç olduğumuzda onlar bizleri korudular. Beslediler, giydirdiler, öğrettiler, sabrettiler. Sizce de bu sevgi ve özenlerini onlara aynen geri vermemiz bir görev değil mi? Biz ilk nefesimizi aldığımızda ailemiz oradaydı, biz de son nefeslerini verirken yanlarına olmalıyız.

Shravan’ın hikayesi

Ramayana çağında yaşayan Shravan güçlü ve çevik bir gençti ancak ailesi yaşlı, zayıf ve kördü. Hacca gitmek istediler, ancak Hindistan kutsal mekanlarla dolu devasa bir ülkeydi, Hacı olmak aylar alacaktı. Shravan iki kör insanı vadilerden, ormanlardan ve zor patikalardan nasıl geçirebilirdi?

Çevresinin cesaret kırıcı tavırları ve karşısına çıkan sayısal engele rağmen Shvaran’ın ailesine olan sevgisi bir yol buldu. Attığı her adım ona özel bir kutsanma gücü verdi ve Shravan yarının çocuklarına rol model haline geldi.


Amacın değeri

Amacı, hedefi olan bir çocuk dünyayı yerinden oynatabilir. Hedef enerjimize yoğunlaşır, güç ve cesaret yaratır. Her güçlüğe Meydan okur ve cebedicidir. Ama tek başına bir hedef yeterli değildir. Doğru, erdemli, ve kararlı bir hedef olması gerekir. Erdemli-kararlı bir hedef yüceltir, sadece kendisini değil başkalarını da destekler. Sivami Vinekavadın da dediği gibi, bana yüz tane Nachiketa verin ve dünyayı değiştireyim.

Nachiketa’nın hikayesi

Nachiketa Vedic zamanında binlerce yıl önce yaşadı. Bir gün babası Vjashrava’yı zayıf çelimsiz inekleri bağışlarken gördü ve kendisi de bağışlanmak üzere gönüllü oldu. Babası çok sinirlendi ve onu lanetledi: “Ölüm tanrısı Yama’ya, seni(oğlunu) veriyorum”.

Takriben, Nachiketa kendini ölümün kapılarında yapayalnız buldu. Üç gün aç ve yorgun korkusuzca bekledi. Yama geldiğinde çocuğun kararlılığına hayran oldu ve ona üç dilek hakkı sundu. Üçüncü dileği için Nachiketa “Ruhun bilgeliğini” istedi. Bu ölüm karşısında zafer demekti. Yama Nachiketa’nın aklını zengin refah teklifleriyle, lüks ve cariyelerle çelmeye çalıştı. Ancak çocuk yolundan dönmedi. Nachiketa’nın net ve yerinde kararlı hedefi ona en yüksek ruhabi bilgeliği kazandırdı.


Fedakarlığın Değeri


Fedakarlık kendimizi olabildiğince az düşünürken başkalarını bir o kadar da çok düşünmemizdir. Kendi hizmetimizi takdim etmemiz, neye sahipsek ondan bir parça vermemiz demektir: vaktimiz, yeteneğimiz veya maddiyatımız. Hatta kibar bir cümle, yardım eli veya destekleyici bir omuz yani minik yardım elleri bile fedakarlıktır. Bu eylemleri karşılık beklemeden günlük yapmaktır özverili fedakarlık

Randitev’in hikayesi

Kral Randitev’in devasa bir krallığı vardı, ancak en etkileyici olanı muhteşem fedalarlık ve erdemleriydi. Adeta kimseyi krallığından eli boş döndürmemeye yemin etmişti ve bu sebeple herkese kim olduğu fark etmeksizin yardım etmeye bağışta bulunmaya devam ediyordu.

Ekstrem kıtlık zamanlarında Randitev kimseden bu desteklerini esirgemedi, hatta bütün halka sahip olduklarını bağışladı. Sonunda aç ve üç kuruşu olmadan ailesiyle birlikte ormana giderek şehri terk etti. Ardı ardına tam 48 gün yiyecek hiçbir şey bulamadı ve açlıktan ölme noktasına geldi. 49. Gün yiyecek bir şeyler buldu, ancak tam yemeğine başlarken aç bir dilenci yanaştı. Yemeğini büyük bir mutlulukla onunla paylaştı. Sonra bir mazlum(dışlanmış) da geldi, onunla da paylaştı. En son havlayan bir köpek yanaştı ve Randitev bütün kalan yemeğini köpeğe verdi.

Tanrı Randitev’in fedakar ruhunu takdir etti ve ona bir nimet(dilek) gönderdi. O an bile Randitev ne refahını ne krallığını ne de yemeğini geri istedi, sadece başka hiçbir canlının acı çekmemesini diledi.

***
Bu yazıdaki bütün hikayeler aslında Londra’daki Shri Swaminayaran Mandir adlı Hint tapınağından alındı. Yaşayan en eski din olan Hinduizmin izleri asla yok olmadı, inananları tarafından onlarca baskı, sömürge ve göçe rağmen hala inananları tarafından yaşatılmakta.

Arkadaşımla Hinduizmi anlamak isimli sergiye girerken bize bu kutsal hikayelerinin olduğu kitapçığı emanet ettiler ve çıkışta geri almak istemediler. Yalnız bizden meraklısı olabilecek insanlarla paylaşmamızı rica ettiler. Ben de bu hikayeleri çevirip sizlerle paylaşarak bu görevimi yerine getirmiş oldum. Umarım okurken keyif almışsınızdır.
 
Üst