Yazının, ah etmenin, yazıtların güç-etkileri

Gece V

𝓚𝓲𝓷𝓰 𝓸𝓯 𝓥𝓸𝓷
Yönetici
Lider
1649459876341.pngYazının, ah etmenin, yazıtların güç-etkileri üzerine;

Sözcüklerle konuşmanın yararı, usun içindekini dile getirmektir. Böylece onun yararı düşüncenin gizlerini, konuşanın istemesini açığa vurmasıdır. İmdi* yazmak usun en son düzeyde açığa vurulmasıdır. Yazma, konuşmanın, sesin sayısıdır. Yazı aynı zamanda toplama, belirtme, son verme, sürme, yineleme, yaratmadır. Bunlar, birinin sesinde yetkin biçimde bulunmaz. Akılda, seste, sözde, söylevde, konuşmada, bütünde ne varsa yazıda da vardır. Akılda kavranıp da dile getirilmeyen bir şey olmadığı gibi, dile getirilip de yazılamayan bir şey de yoktur. Bundan ötürü büyücüler şunu buyurur: Her çalışmada, etkileyicinin duygusunu dile getirebileceği yenilemeler, yazıtlar yapılmalıdır. O, ot ya da taş topluyorsa, bunları ne amaçla kullandığını açıklar. Bir resim yapıyorsa, bunu ne amaçla yaptığını yinelemelerle, yazıtlarla söyleyip yazar.

Albertus, bir düzenin düzensiz bir etkiye neden olmayacağını, olsa olsa bir düzene neden olacağını görerek Speculum adlı kitabında bunlara engel olmadı. Onlar olmasa bizim yapıtlarımız ortaya çıkmayacaktı. Virgilius'un tanıklık ettiği gibi, bu tür reçetelerin eskiler arasında da kullanıldığını görüyoruz:

"İlkin üç tane olan bu iplerle
bir daire çiziyorum yürüye yürüye.
Üç kez senin resmini taşıyorum sunağa"


Biraz sonra:

"Düğümlerin, bağların rengi üç diyorum
sonra da bu bağları Venüs için bağlıyorum."


Aynı yerde şöyle der:

"Bu kilin daha sert
bu mumun daha yumuşak olduğunu
ateş kanıtlar.

Daphnis de bizim aşkımızı..."

*İmdi- artık, şimdi, şu halde, bu durumda, buna göre sözleri gibi,
başına getirildiği tümceyi önceki tümcenin bir sonucu durumuna sokar,
asıl amaca gelindiğini anlatır.

Heinrich Cornelius Agrippa von Nettesheim
 
Üst