DÜNYADA ADLİ TIP ve ADLİ BİLİMLERİN TARİHÇESİ -Ⅰ-

Artenax

Üye
Adli tıbbın tarihsel gelişimi de doğal olarak insanlık tarihi kadar eskilere uzanmaktadır. Hukuk ve tıp karşılıklı olarak bir etkileşim içinde idi. İnsanlığın varoluşu ve toplumsal yaşayışa geçişle birlikte, toplulukların yönetimine ilişkin ilk kurallar konulmuş ve böylece hukukun yazılı olmayan temel öğeleri ilk insanlar zamanında meydana getirilmiştir. İlk insanlar, toplumsal kuralları oluştururken, doğanın gerçekleri karşısında etkilenmişler, yaşam ve ölümü tanrıların kızgınlık, cezalandırma ve affedicilik özellikleri olarak tanımlamışlardır. İlkel toplumlarda büyücü ve rahipler tanrının elçileri olarak kabul görülmüşler ve toplumlar onların koydukları kuralları uygulamışlar, onlara karşı geldiklerinde cezalandırılmışlardır. Bu ilkel topluluklardaki büyücü ve rahipler din adamı olmalarının yanı sıra hukuk, tıp ve sosyal kuralların uygulayıcıları olarak kabul görmüşlerdir. Bunun sonucu olarak din, hukuk, tıp ve sosyal alan iç içe uygulanmaya başlanmış ve bu ilişki yüzyıllarca devam etmiştir. Hatta Afrika kıtasındaki bazı kabilelerde rahip ve büyücüler hala bu rolü oynamaya devam etmektedir.

MÖ 2980-2900 yılları arasında eski Mısır' da yaşayan asıl mesleği mimarlık olmasına tıp ve hukuk eğitimi olmamasına karşın mimar, rahip, doktor, vezir ve baş yargıçlık yapan Imhotep, ‘Tıbbın Tanrısı’ ve ‘Adli Tıbbın Babası’ olarak kabul edilmiştir. Bu yıllarda Mısır' da insan vücudunda oluşan hasarlarda, veraset ve evlilik gibi konularda hekimlere danışılmaktaydı. Eski Mısır' da hukuk ve tıp uygulamalarının örnekleri çok erken çağlarda başlamıştı. Hekimlerin hastalarını tedavi prensipleri belirlenmiş, yapay mumyalaşma uygulanmaya başlanmış; gebelik, düşük, cinsel ilişkiler ile ilgili kuramlar tanımlanmış ve MÖ 1700 yıllarında bıçak yaraları ayırt edilmiş ve dışta travma bulgusu olmayan başka bir kişide kafatası kırığı tarif edilmişti.

80DE15B0-D353-4D86-8004-EAC9DB8A4CFA.jpg
Pharaoh Zoser’in özel hekimi olan İmhotep.

Hammurabi Kanunları (MÖ 1760), Mezopotamya’da Babil ülkesinde ortaya çıkan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı yasalarından biridir. Bu kanunlarda adli bilimler ile ilgili maddeler bulunmaktadır. Kanunlarında tıbbi uygulamalar ile ilgili hükümler; hekimlerin hakları, yükümlülükleri ve hekim hatalarına bağlı hukuki ve cezai sorumlulukları yer almıştır. Hastasını öldüren veya yaralayan hekimlerin sorumlulukları belirlenmiştir örneğin; hekimin bir kölesinin yarasını tunç bıçak ile tedavi ederken öldürmesi durumunda yerine başka köle bulacağı, yanlışlık yapan hekimin elinin kesileceği veya hastanın sosyal statüsüne göre para cezası ödeme hükümleri getirilmişti.

download.jpg
Archimedes (MÖ 287-212) altının hileli olup olmadığı konusunda araştırma yapmış olduğu danışmanlık adli bilimlerin ilk bilirkişilik uygulaması olarak tarihe geçmiştir. Kralın tacı hikayesi: Altın hangi metalle karışırsa karışsın, kendi rengini ve parlaklığını korur. Kralı Hiero, bir savaştan zaferle ayrıldıktan sonra halkı için tapınak yaptırmaya karar verir. Bu tapınakta ayrıca bir kez daha krallığını ilan edeceğinden altından yapılmış defne yapraklarından oluşan bir taç yaptırmak ister. Bu isteğini yerine getirmesi için tuttuğu bir altın ustasını tacı yapması için görevlendirir ve ustaya bunun için gerekli miktarda altın verir. Fakat birkaç gün sonra, altın ustasının tacı saf altından yapmadığından şüphelenmeye başlar. Bunu öğrenmek için ünlü bir matematikçi, fizikçi ve mühendis olan Archimedes’i görevlendirir. Archimedes bir gün hamamda yıkanırken dikkatini bir şey çeker. Küvete girdiğinde hamam tasının batan kısmının hacmi kadar su taştığını görür. Bu gözlem sonucunda zihninde müthiş bir kıvılcım çakar. Bu sırada Yunanca ‘buldum' anlamına gelen 'Evreka' diyerek hamamdan dışarı koşmaya başlar. Bazı rivayetlerde kralın sorusunun cevabını bulma heyecanı ile hamamdan çıplak fırladığını yazar. Suya tamamen batan bir cisim hacmi kadar su taşırmaktadır. Hediye taç kütlesine eşit saf altın bir taç yaptırır. İki tacı suya bırakıp tamamen battığında eşit hacimde su taşırması gerekir. Böylece hediye edilen tacın saf altından yapılıp yapılmadığını anlar.

Roma Kanunlarında (M.Ö. 449); gebelik süresinin 300 günü aşamayacağı, uterustaki bebeğin medeni haklara sahip olduğu, puberte öncesi çocuklarda ceza indirimi uygulanması gerekeceği belirtilmiş ve ölülerin defninde uygulanacak kurallar tanımlanmıştır. Bunlar haricinde doğum sırasında ölen kadınların hemen karnının açılması şartı konulmuştu. Yine bu yıllarda zihinsel özürlülerin ceza sorumlulukları düzenlenmiş, hastasının ölümüne neden olan hekimin cezalandırılması prensibi kabul edilmişti.
Julius Cesar Suikasti: Julius Cesar suikast sonucu öldürüldüğünde, o sıralarda Roma'da uzman hekim olarak görev yapmakta olan Antistius cesedi muayene ederek, 23 bıçak yarası tespit etmiş ve bunlardan birinin birinci ve ikinci kaburga arasından girerek ölüme neden olduğunu
ortaya koymuştu.

Vincenzo_Camuccini_-_La_morte_di_Cesare.jpg
Vincenzo Camuccini - La mort de Cèsar (Julius Cesar’ın Ölümü)

Hipokrat, yaraların öldürücü nitelikte olup olmamama durumlarını incelemiştir.

Hippocratus-father-of-western-medicine.png
Hipokrat, tıbbın babası olarak anılan İyon hekim.

Manu Kanunları (MÖ 1400) Hindistan'da uygulandı. Tanıklık ile ilgili prensiplerin temelleri atılmıştı.

FHnlS0zWUAIi15E.png

Hitit Kanunlarında (MÖ 1400) bilirkişilik müessesesi tanımlanmış, kişilerin uğradıkları zararların karşılanmasına yönelik tazminat miktarları belirtilmişti.

download.jpg

Kaynaklar
Adli Tıp Ders Kitabı İstanbul Üniversitesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Ders Kitabı
Celal Bayar Üniversitesi Adli Tıp Stajı Ders Notları
Birinci Basamakta Adli Tıp. Klinik Gelişim Dergisi Adli Tıp Özel Sayısı
 

Ekli dosyalar

  • 1661310029149.jpeg
    1661310029149.jpeg
    9.5 KB · Görüntüleme: 0
Son düzenleme:
Üst