Farklısın Ama Tehlikedesin

3kp

Üye
İSTEDİGİNİZ GİBİ DÜŞÜNÜN, AMA BAŞKALARI GİBİ DAVRANIN

Zamana uymayan davranışlarınızla, geleneksel olmayan fikirleriniz ve sıradışı yollarınızla gösteriş yaparsanız, insanlar sizin yalnızca dikkat çekmek istediğinizi ve onları küçümsediğinizi düşünürler. Kendilerini aşağılanmış hissetmelerine neden olduğunuz için sizi cezalandırmanın bir yolunu bulacaklardır. Orijinalliğinizi yalnızca hoşgörülü arkadaşlarınızla ve sizin eşsiz oluşunuzu takdir edecek insanlarla paylaşın.

ÇOK AZ KİŞİYLE DÜŞÜNÜN, ÇOK FAZLA KİŞİYLE KONUŞUN


Akıntıya karşı yüzmeye çalışırken bir tehlikeyle karşılaşmak çok kolaydır. Yalnızca Sokrat bunu yapmayı deneyebilir. Aynı fikirde olmamak insanlara kırıcı gelebilir, çünkü onların görüşlerini geçersiz bulmak demektir; küskünlerin sayısı ya kınama nedeni olan bazı konularla ya da onu öven kişiyle artar. Gerçek çok az kişi içindir, hata ise adi olan her şey kadar olağandır. Akıllı adam ticarette söylediği şeyle tanınmaz, çünkü orada kendi sesiyle konuşmaz, içinden bir ses buna itiraz etse de evrensel aptallığı seslendirir. Akıllı adam itiraz edilmekten kaçındığı kadar gayretli bir şekilde itiraz etmekten de kaçınır. Düşünce özgürdür; zorlanamaz ve zorlanmamalıdır; sessizliğinizin sığınağına çekilin ve arasıra kendinize bunu bozma izni verseniz de gizli birkaç kişinin himayesinde yapın.

Baltasar Gracian, 1601-1658


Her zaman yalan söyler ve gerçek düşüncelerimizi gizleriz, çünkü tam özgür ifadeler sosyal bir olanaksızlıktır. Erken yaşlardan itibaren düşüncelerimizi gizlemeyi, huysuz ve güvensiz olanlara duymak istedikleri şeyi söylemeyi, onları gücendirmeyelim diye dikkat etmeyi öğreniriz. Çoğumuz için bu çok doğaldır; çoğu insanın kabul edeceği fikirler ve değerler vardır, tartışmak anlamsızdır. O halde istediğimiz şeye inanırız ama dışarda maske takarız.

Dünyaya büyük önem taşıyan konularda ona talimatlar vereceği kavramıyla gelen bir insan postunu deldirmeden kaçabilirse yıldızlara şükretmelidir.

Arthur Schopenhauer, 1788-1860


Bununla birlikte, bu tür kısıtlamaları özgürlüklerine dayanılmaz bir tecavüz olarak gören, kendi değerlerinin ve inançlarının üstünlüğünü kanıtlama ihtiyacı duyan bazı insanlar da vardır. Ama sonuçta iddiaları yalnızca birkaç kişiyi ikna eder ve çok daha fazlasını kızdırır. Böyle olmasının nedeni çoğu kişinin fikirlere ve değerlere onlar hakkında düşünmeden inanmasıdır. İnançlarında güçlü bir duygusal içerik vardır. Düşünme alışkanlıkları üzerinde yeniden çalışmak istemezler ve siz onlara iddialarınız yoluyla doğrudan ya da davranışlarınız yoluyla dolaylı olarak meydan okuduğunuzda düşmanca bir tavır takınırlar.

Akıllı ve zeki insanlar erkenden öğrenirler ki, geleneksel davranışlar sergileyebilirler ve geleneksel fikirleri onlara inanmak zorunda olmaksızın ifade edebilir. Böyle davranarak elde ettikleri güç sayesinde yalnız kalma ya da toplum dışı bırakılma tehlikesi olmadan istedikleri düşüncelere sahip olmakta ve bunları istedikleri kişilere ifade etmekte rahat bırakı l ırlar. Kendilerini güçlü konuma getirdikten sonra daha geniş bir çevreyi fikirlerinin doğruluğuna ikna etmeye çalışabilirler, belki de Campanella'nın istihza ve ima stratejisini kullanarak.

"Akıllı adam iki dibi olan sandık gibidir: Açıkken içine bakınca insan her şeyi göremez. "

Sir Walter Raleigh, 1 554-1618



Bir Örneğe Bakacak Olursak


On dördüncü yüzyılın sonlarında İspanyollar, Yahudilere büyük eziyetler yapmaya, binlercesini öldürüp geriye kalanları ülkeden kovmaya başladılar. İspanya'da kalanlar din değiştirmeye zorlandı. Ama sonraki üç yüz yıl içinde İspanyollar kendilerini rahatsız eden bir olguyu fark ettiler: Din değiştirenlerin çoğu dışardaki hayatlarını Katolik olarak yaşıyor, ama her nasılsa Yahudilik inançlarını saklamayı, özelde ibadetlerini yapmayı başarıyorlardı. Bu Marrano'lar ( İspanyolcada domuz anlamına gelen küçültücü bir sözcük) hükümet dairelerinin yüksek düzeylerine ulaştılar, soylularla evlendiler ve dindar Hıristiyanlar gibi göründüler, ama daha ilerki dönemlerde bunların dindar Yahudiler oldukları anlaşıldı. ( İspanyol Engizisyon Mahkemeleri özellikle bunları araştırıp bulmak için kurulmuştu.) Yıllar boyunca, haç takarak, kiliselere cömert bağışlarda bulunarak, hatta arasıra Yahudi karşıtı ifadeler kullanarak -ve tüm bu süre zarfında iç özgürlükleri ve inançlarını sürdürebildiler- gerçek düşüncelerini gizleme sanatında ustalaştılar.


Marrano'lar toplumda dış görünüşün önemli olduğunu biliyorlardı. Bu görüş bugün hala geçerlidir. Strateji basittir: Campanella'nın Ateizm Fethedildi'de yazdığı gibi topluma uyuyormuş gibi yapın, hatta hakim görüşün en ateşli savunucusuymuş gibi davranın. Halk arasında geleneksel görünüşe bağlı kalırsanız çok az kişi sizin özelde farklı düşündüğünüze inanır. Sizin zamanınızda çoğunluğun kabul ettiği eski inanışların kaybolacağını hayal etmek gibi bir aptallık yapmayın.


Başka Bir Örnek Daha


Jonas Saik bilimin politika ve protokolü geçtiğine inanıyordu. Böylece çocuk felci aşısını ararken bütün kuralları yıktı ; bilimsel topluluğa göstermeden önce keşfini halka açıklayarak, daha önce yolu açan bilim adamlarının hakkını teslim etmeden bütün övgüleri toplayarak kendini bir yıldız yaptı. Halk onu seviyor olabilirdi, ama bilim adamları ondan uzak durdular. Toplumunun geleneksel görüşüne saygısızlık etmesi yalnız kalmasına, yıllarını bu gediği kapamaya çalışarak ziyan etmesine, para ve işbirliği için mücadele etmesine neden oldu.

Uzun süre boyunca inandıklarımı söylemedim, söylediğim şeylere de inanmam ve eğer gerçeği söylesem bile o kadar çok yalanın arasına gizlerim ki, bulmak çok zordur.

Niccolo Machiavelli, Francesco Guicciardini, 17 Mayıs, 1521


Güçlü insanlar yalnızca hatalarından kaçınmakla kalmaz, zeki tilkiyi oynamayı ve sıradanlık görüntüsü vermeyi de öğrenirler. Bu yüzyıllardır dolandırıcıların ve politikacıların oynadığı oyundur. Julius Caesar ve Franklin D. Roosevelt gibi liderler sıradan insanlarla yakınlık oluşturabilmek için doğal aristokrat davranışlarının üstesinden geldiler. Bu yakınlığı halka liderlerinin farklı statülerine rağmen popüler değerlere sahip olduklarını göstermek için çoğu kez sembolik olan küçük jestlerle ifade ettiler.

Asla kimsenin fikriyle mücadele etmeyin; çünkü çok yaşlı Methuselah'ın yaşına erişseniz bile o kişiyi inandığı bütün o saçmalıklardan vazgeçiremezsiniz. Niyetiniz ne kadar iyi olsa da konuşma sırasında insanların hatalarını düzeltmekten kaçınmakda iyidir; çünkü insanları gücendirmek kolay, hatalarını düzeltmeniz imkansız değilse bile çok zordur. Tesadüfen dinlediğiniz iki insanın konuşmasındaki saçmalıklar sizi kızdırıyorsa bir komedideki iki aptalı dinlediğinizi varsayın.


Probatum est.


Bu uygulamanın mantıksal uzantısı, herkes için her şey olmak gibi paha biçilmez bir yetenektir. Topluma girdiğinizde kendi fikirlerinizi ve değerlerinizi ardınızda bırakın, içinde bulduğunuz gruba en uygun olan maskeyi takın. Bismarck bu oyunu yıllarca başarılı bir şekilde oynadı; ne yapmaya çalıştığını anlayan çok az insan vardı ve onlar da bir şey yapacak kadar açık bir şekilde anlamamışlardı. İnsanlar zokayı yutacaktır, çünkü onların fikirlerine sahip olmanız hoşlarına gidecektir. Eğer dikkatli olursanız sizi ikiyüzlü olarak görmezler, çünkü tam olarak ne düşündüğünüzü onlara söylemezseniz sizi nasıl ikiyüzlülükle suçlayabilirler ki? Sizin değerleriniz olmadığını da düşünmezler. Tabii ki değerleriniz var, onlarla birlikteyken onlarla paylaştığınız değerler.

Kara Koyun.


Sürü kendilerine ait olup olmadığını anlamadığı için kara koyunu dışlar. Bu yüzden kara koyun arkada kalır ya da sürüden ayrılır ve orada da kurtlar tarafından köşeye sıkıştırılıp yutulur. Sürüden ayrılmayın, bunda çok sayıda güvence vardır. Farklılıklarınızı düşüncelerinizde tutun, postunuzda değil.


Sivrilmeye değer tek an zaten sivrilmiş olduğunuz andır: sarsılmaz bir güç konumuna ulaştığınız ve diğerlerinden farklılığınızı aranızdaki mesafenin bir sembolü olarak gösterebileceğiniz zaman. Lyndon Johnson Birleşik Devletler başkanı olarak bazen tuvalette otururken toplantı yapardı. Başka hiç kimse böyle bir "ayrıcalığı" talep edemeyeceği ve etmeyeceği için Johnson insanlara başkalarının protokollerine ve ayrıntılarına uymak zorunda olmadığını gösteriyordu. Roma İmparatoru Caligula da aynı oyunu oynamıştı. Önemli ziyaretçileri kabul etmek için kadın geceliği ya da bornozu giyerdi. Hatta atını başkan yardımcısı olarak seçecek kadar ileri gitmişti. Ama bu durum geri tepti, insanlar Caligula'dan nefret ettiler ve bu davranışları sonunda iktidardan düşürülmesine neden oldu. Gerçek şu ki, gücün doruklarına ulaşanlar bile en azından biraz sıradanmış gibi yapsalar iyi olur, çünkü bazen popüler desteğin yardımına ihtiyaç duyabilirler.

VATANDAŞ VE YOLCU


"Etrafına bak," dedi vatandaş. "Burası dünyadaki en büyük pazar." "Ah, tabii ki değil," dedi yolcu. "Şey, belki en büyüğü olmayabilir," dedi vatandaş. "Ama en iyisi." "Burada tamamen hatalısın," dedi yolcu. "Diyebilirim ki ... "
Yabancıyı gün batımında gömdüler.

Masallar, Robert Louis Stevenson, 1850-1894


Son olarak, adetlere başarıyla karşı çıkan ve kültür içinde canlılığını kaybetmiş geleneklerle alay eden kişiler için her zaman bir yer vardır. Örneğin, Oscar Wilde bu bağlamda önemli bir sosyal güç elde etmiştir: Herkesin yaptığı gibi yapmayı küçümsediğini açıkça gösteriyordu ve halka açık okumalarında insanlar onun yalnızca kendilerini aşağılamasını beklemekle kalmıyor, bunu hoş da karşılıyorlardı. Bununla birlikte, bu ayrıksı rolünün sonunda onu mahvettiğini görüyoruz. Daha iyi bir sonu olsaydı bile sıradışı bir dehaya sahip olduğunu hatırlayın. Eğlendirmek ve memnun etmek yeteneği olmasaydı, dikenleri insanları yalnızca kızdırırdı.

"Kutsal olanı köpeklere vermeyin; incilerinizi domuzun önüne atmayın, yoksa ayaklarının altında çiğneyip saldırmak için size dönerler "

(Jesus Christ, Matta 7:6).
 
Üst