Gölgesini Satan Adamın Öyküsü

Aurora

Teğmen

GÖLGESİNİ SATAN ADAMIN ÖYKÜSÜ
'Gölge' kavramına farklı pencerelerden bakacağımız bir yazı yazmak istedim ve ilk önce gölgesini satan adamın hikayesini anlatarak başlamak istedim.

Adelbert von Chamisso ‘Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü’ adlı kitabında gölgesini satan bir adamın yaşadığı varoluşsal sancıları kaleme almıştır.

Peter Schlemihl genç, iyiliksever ve o dönemin koşullarında yoksul sayılan bir karakterdir. Hayatı, bir gün Bay Thomas John’a bir mektup teslim etmek zorunda kalması nedeniyle değişir. Başka bir diyardan deniz yolculuğu ile geldiği şehirde, Thomas John’u bulmak üzere yola çıkar. Bay John, Schlemihl’i dostça karşılar. O sırada arkadaşlarına davet veren ev sahibi, Peter Schlemihl’e kendilerine katılma davetinde bulunur. Schlemihl, tüm davet boyunca Bay John ve misafirlerini gözlemler. Konukların arasında yer alan sessiz, sıska, uzun boylu, yaşlıca bir adam dikkatini çeker. Konuklardan biri elini yaralar ve akan kanı dindirmek için tüm ev halkı yakı aramaya başlar. O esnada bu yaşlı adam hemen elini eski usul gri ceketinin yan cebine sokar ve cüzdanından yakı çıkarır. Bir zaman sonra konuklar bahçede manzaranın keyfini çıkarırlar. Bay John’un “bir dürbün verin” talebine cevap veren yine gri ceketli adam olur. Ceketinin cebinden dürbün çıkaran adamın, en akıl almaz cevabı yine cebinden Türk halısı ve iki tane at çıkarması olur. Tüm olanlar karşısında Peter Schlemihl şaşkına döner. İlginç olan ise, hiç kimsenin bunda olağanüstü bir şey görmemesidir.
Schlemihl yaşlı adam ile konuşmak için oldukça heveslidir. Yaşlı adam Schlemihl’e; “beyefendi açıklamama izin buyurun sizin güneşte ve şöyle soylu bir küçümsemeyle önem bile vermeden yere fırlattığınız o güzel çok güzel gölgenizi olağanüstü şaşkınlık ve beğeniyle seyretme olanağı buldum, şu ayaklarınızın ucundaki muhteşem gölgenizi. Acaba gölgenizi bana bırakmaya razı olur muydunuz?” teklifinde bulunur. Schlemihl ilk başta bu teklif karşısında ne diyeceğini bilemez. Gri ceketli adam gölgeye karşılık elini her attığında düzinelerce altın çıkan bir talih kesesi teklif eder. Önce tereddüt eden karakter, sonra bu teklife sıcak bakmaya başlar ve teklifi kabul eder. Yaşlı adam hiç zaman kaybetmeden atağa geçer, gölgeyi katlayarak cebine koyar ve oradan uzaklaşır.
Gölgesinin eksikliğini hissetmeyen Schlemihl için, elini talih kesesine her attığında altın çıkması büyük mutluluk vericidir. Yoksul genç şimdi sonsuz bir servete sahiptir. Bu durumun tadını çıkaran Schlemihl, bir kadının “Genç efendi, dikkat edin, gölgenizi yitirmişsiniz” uyarısı ile kendine gelir. Gölgesiz oluşu kendisi için bir anlam ifade etmese de diğer insanlar için alışılmamış bir durumdur. Başlarda uyarı niteliğinde olan sözler giderek yargılama ve alay cümlelerine dönüşür. Bir grup kadının “Aman Tanrım! Zavallı adamın gölgesi yok” sözleri Schlemihl’in canını sıkar. Schlemihl zamanla yalnızca gölgesinden değil, aynı zamanda kendi varlıksal özünden de vazgeçmiştir ve kendi içerisindeki “Ben”i kaybeder. Birey olmaktan çıkar ve giderek toplum içerisinde kabul görmez. Kitapta yer alan “Doğru dürüst insanlar güneşe çıktıkları zaman gölgelerini de yanlarına alırlar” ifadesi, gölgenin bireyin gerçek anlamda var oluşunu kanıtlamak için baş ögelerinden biri olduğunun altını çizer. Bu bağlamda, başkarakterin gölgesi olmadığını gören herkes, Schlemihl’i –her ne kadar sonsuz bir servete sahip olsa da- bir birey olarak vasıflandırmaz ve toplum içerisine karıştığında onca insana varlığını kabul ettiremez. Peter Schlemihl, kendi özünü, kendi kimliğini kaybeder ve durumun farkına vardığında ağlamaktan başka çaresi kalmaz. “Gölgeye paradan daha çok değer veriliyordu” sözü, ne kadar servetiniz olursa olsun toplum içerisinde bir kimliğiniz yok ise değersizsiniz anlamını kuvvetlendirir.
Gördüğü tepkiler sonrasında gündüzleri dışarıya çıkmama kararı alan Schlemihl için ışık artık bir düşman haline gelir. Işık onun gölgesizliğini gözler önüne sererken karanlık kusurunu örten bir kurtarıcıdır. Sahte bir gölge yaptırmak için bir sanatçıya başvuran Schlemihl, sanatçı tarafından kendi gölgesine sahip çıkmadığı için reddedilir. Sanatçı düşüncelerini; “gölgesi olmayan güneşe çıkmaz, bu en akıllıca ve en güvenilir yoldur” şeklinde dile getirir. Bir anlamda bu, gölgesi olmayan toplum içerisinde yer alamaz demektir. Yerde süzülen bir gölge, bireyin ayağının yere sağlam bastığını sembolize eder.
Aradan geçen bir yılda Schlemihl, gölgesiz olmanın zorluklarını acı da olsa tecrübe eder. Gri ceketli adamla sözleştikleri gibi bir yıl sonra bir araya gelirler. Gri ceketli adamın gölgesini geri vermesi karşılığında bir teklifi vardır. Bu sefer istediği Peter Schlemihl’in ruhudur. Schlemihl, “bütün bunlar hep bir gölge için” serzenişi ile gri ceketli adamın isteğini geri çevirir. Schlemihl, özünde ne kadar iyi bir insan olsa da gölgesinin olmayışı onu derin bir hiçliğe sürükler. Schlemihl’i esas kılan, gölgesi değil, iyilik ile dolu özüdür; fakat toplum tarafından kabul görebilmesi için onu belirleyecek bir kimlik gerekir. “Bir gölgenin sahibini bıraktığı hiç görülmüş müdür?” ifadesi, bireyin kimliğini hayatının sonuna kadar taşımakla yükümlü olduğunun altını çizer. Bu yükümlülüğü yitiren Schlemihl için gölgesinin artık bir önemi kalmaz.

Adelbert von Chamisso /Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü



Benim bu yazıyı yazmak isteme serüvenim ‘’Medeni insanın gölgesi çok olur.’’ cümlesi ile başladı. Neydi bu cümlede anlatılmak istenen diye düşünmeye başladım. Ardından bir yolculuğa çıktım; gölge hakkında söylenmiş sözleri, anlatılmış hikayeleri okudum. Böyle bir kelimenin ne denli derin anlamlar içerdiğini gördüm. Belki hayatımız boyunca sıkça duyduğumuz bu kelimeyi sizinle birlikte yeni bir pencereden görmek ve bu yolculukta karşılaştıklarımı sizinle de paylaşmak istedim.

Gölge yüzyıllardır bir çok kişi tarafından farklı anlamlar ile açıklanan bir kavram olmuştur.

‘Gölge’, esasen bilimsel olandan çok daha derin anlamlar içerir. Gölge, suretin yansımasıdır. Gerçeğin iz düşümüdür ve varlığın karanlık takipçisidir. Nitekim bazı dillerde yansıma, ruh ve gölge aynı anlamda kullanılır.

Platon’un mağara benzetmesinde ‘gölge’ kavramı, gerçeklikten aşkın olarak suretlerin aldatması ve suretleri gerçek bilen insan yığınlarının aldanmasıdır. Gölge, bireyin aydınlığa erişmeden önceki uzun karanlık tünelidir.
Nietzsche’ye göre; nasıl ki iyi kötü, zengin fakir bir aradaysa ışık ve gölge de bir bütünün iki eşit yarısına karşılık gelir.
Jean-Paul Sartre ‘Varlık ve Hiçlik’ adlı eserinde gölgeyi “kendi içinin kendindeki görüsü” olarak açıklar.

‘’Birinin gölgesinde kalmak..’’ bu sözü hayatımızda en az bir kez de olsa duymuşuzdur. Başkasının gölgesinde kalmak istemeyiz hiçbirimiz. Çünkü görülmek duyulmak isteriz. Bunun için çabalar hatta bunu yaşam amacı olarak benimseriz.

‘’Gerçek olan her varlığın gölgesi vardır.’’

‘’Gölgemiz bizim çiftimizdir.’’

‘’Gölge için daima ışığa ihtiyaç vardır.’’

‘’Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa orada güneş batıyor demektir.’’

Bu cümleler benim gölge serüvenimde karşılaştığım sözlerin bir kısmı. Hepsi kendi içinde derin anlamlar taşıyor. Sizlerin de bu cümlelerden nasıl anlamlar çıkaracağını merak ediyorum doğrusu.

Ve son olarak;

Sizce gölge nedir?





Kaynakça:

Ş. KIRGIZ, "Adelbert von Chamisso’nun” Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü” Adlı Uzun Hikâyesinde” Gölge” Metaforu,” II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ (USBİK 2019), Nevşehir, Turkey, pp.1403-1415, 2019
Adelbert von Chamisso, Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü (Kitap)
Biedermann, Hans (1989), Knaurs Lexikon der Symbole, Knaur Droemer, Münich.
Platon (2013), Devlet (Kitap)
Nietzsche, Friedrich (2014), Böyle Buyurdu Zerdüşt (Kitap)
Sartre, Jean-Paul (2010), Varlık ve Hiçlik: Fenomenolojik Ontoloji Denemesi, (çev. Turhan Ilgaz ve Gaye Çankaya Eksen), 3. Baskı, İthaki Yayınları, İstanbul.
 
Ne tesadüftür ki bir süredir gölge olmaya çalışıyordum, bu yazıyı görmem de güzel bir tesadüf oldu.

Benim için gölge, bazen ilerlediğim yol bazen ise edindiğim bir amaçtır.
Bildiğimiz gibi gölge ışıksız var olmaz.
Ben ilerlediğim bu yolda ışık saçan olmak istiyorum.
Çünkü eğer kendime ve çevreme ışık saçarsam gölgem de her zaman var olacaktır.
Bu yoldaki amacım ise başkalarını gölgemde dinlendirmek ve kendi gölgelerimi çoğaltmak.
Benim gölge olmaya karar verdiğim gibi başkalarının da benim gölgem olmasını sağlayacağım.

İzlediğim yol ve amaç budur, ışıltılar sizinle olsun. ''İyi ki varsın gölge!''
 
Üst