Kırmızılar İçinde Bir Kadın

10faf2809e2e6fda73129df9986f5113.jpg

Nedensiz ayrılıklar var bu diyarlarda... Hoşçakalsız vedalar... Sessizce ve habersizce gidişler... Zamansız gelişler ve zamanlı gelecekler... Acı çekiyoruz, özlüyoruz ve unutuyoruz. Yaşamlarını
ucuza indirgiyoruz insanların. Bunun en büyük acısını senin unutamadığın unutunca yaşıyorsun. Ne kadar ucuzmuşum diyorsun. Sonra en başa dönüyoruz. Acı çekiyoruz, özlüyoruz ve
biz de unutuyoruz.
Bir insanın kendisinden daha değerli tek şeyi elindekidir. Oysa elinden kayıp düştüğü ya da fırlatıldığı zaman tavan arasında unutulmuş bir sandıktan fazlası değildir o bir zamanların kıymetlisi...

Kediler, insanlardan daha nankör değildir. Çıkarlarımıza hizmet etmeyen her şeye fütursuzca küfrettiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. İlişki kelimesinin önüne getirilen "çıkar" kelimesinin cümleyi
devrikleştirdiği bu dünyada "çıkar", ilişki kelimesinin başına getirilemeyecek kadar konunun içinde.

Konusu belli olmayan yazılar yazmak istiyorum. Başlıksız yazılar... Sadece kelimelerle sevişmek ve kağıtları yatak yapmak istiyorum. Aşk istiyorum. İçinde ilişki kelimesi geçmeyecek bir aşk... Delilikle sevmek ve sevilmek istiyorum. Akıllıca değil. Çılgınca... Bilmediğimiz okyanuslarda yüzüp hava karardıktan sonra mumun cılız ışığında aydınlanan bedenlerimizin tapınırcasına değmesini istiyorum. Tanrı'ya, sevgilinin bedeninde ibadet etmek istiyorum. İniltilerimizle günahlarımızdan arınalım. Öyle tapalım ki tanrıya en dindar biz olalım. Acıyı zevkin rahminde dölleyip, kürtaj edilmemiş arınmalarla vaftiz olmak istiyorum. Ve her dokunuşta söylenmeyen bir "seni seviyorum" u hissetmek...

f6db65a8957d34cd6c05891c696c17b6.jpg

Ben kırmızılar içinde bir kadınım. Kanın, aşkın, tutkunun, tangonun ve bir dikkat işaretinin rengiyim. Ben oldukça tehlikeli ve dikkat edilmesi gereken biriyim. Ben bir lanetim. Bir cezayım. Bir ödülüm. Ben bir günahkâr ve bir azizeyim. Ben Tanrı'nın reddedilmiş çocuğuyum. Babası tarafından başı hiç okşanmamış bir kız... Giyindiğim her kırmızıda
bedenimi saran erkekler bunun bir uzak dur işareti olduğunun dahi farkında olmadılar. Beni sevmemeleri gerektiğinin...

Tanrım var benim. Ve anlayamadıklarım... Neden lanetlendiğim ve lanetlendirildiğim gibi... Bedenimin her arzusu ruhumu yok
ederken Tanrı'ya "Neden" diye sordum. "Aynaya bak!" dedi tanrı. "Neden?" diye sordum. "Aynaya bak!" dedi Tanrı. Aynaya baktım. Anlamıştım. Cezam Tanrı'mdan değildi. Kendimi cezalandırmıştım. Benim lanetin yine bendim. Benim yalnızlığım, varlığımın bedeliydi. Ve şimdi bedenim yükselirken ruhumun çöküşünü izliyorum. Ölüyorum. Cenazesiz bu ölümde mezarıma koyacak bir çiçek bulamayacak kadar yokum.

dd8bd3c91785d527af2ff0f94325773f.jpg
 

Pan

Üye
Kendiniz kadar hoş ve bir o kadar da bu arzu döngüsünde dolanan insanlar için tüm çıplaklığıyla yazmışsınız düşünüp hissettiklerinizi. Sizi daha fazla yazdıklarınızla tanıma dileğiyle okuyacağım yazılarınızı.
 
Üst