3kp
Üye
Hiddet Yaratıcı Bir Kaos Değildir
Öfke ve heyecan stratejik olarak ters etkilidir. Her zaman sakin ve tarafsız olmalısınız. Ama kendiniz sakin kalırken düşmanlarınızı kızdırabilirseniz kesin bir avantaj kazanırsınız. Düşmanlarınızı hazırlıksız yakalayın. Kibirlerinde onları sarsacağınız ve dizginlerini ele alabileceğiniz sıyrıklar bulun.
Eğer mümkünse hiç kimse için düşmanlık hissedilmemelidir... Bir kişiyle öfkeli bir şekilde konuşmak, söylediğiniz şeylerle veya bakışımızla nefret ettiğinizi göstermek gereksiz bir davranıştır; tehlikeli, aptalca, saçma ve kabadır. Öfke veya nefret, yaptığımız şeyden başka bir şekilde gösterilmemelidir; duygular başka bir şekilde göstermeye çalışmadığımız takdirde eylemlerde çok daha etkili bir biçimde görünecektir. Isırığı zehirli olanlar bir tek soğuk kanlı hayvanlardır.
Arthur Schopenhauer, 1788-1860
Öfkeli insanlar genellikle gülünç görünürler, çünkü öfkeleri, onu ortaya çıkaran şeyle oransızdır. Her şeyi çok ciddiye alırlar, kendilerine yapılan hakaret ya da aşağılamayı abartırlar. En küçük bir şeye karşı o kadar hassastırlar ki, ne kadar çok şeyi kişisel olarak algıladıklarını görmek gülünç hale gelir. Gerçek ise tam tersidir: Hırçınlık güç değildir ve çaresizlik belirtisidir. İnsanlar geçici olarak öfkenizden korkabilirler, ama sonunda size olan saygılarını yitirirler. Bu kadar az öz denetimi olan birinin kuyusunu kolayca kazabileceklerini fark ederler.
Bununla birlikte, çözüm öfkeli veya duygusal tepkilerimizi bastırmak değildir. Çünkü bastırmak enerjimizi alır ve bizi garip davranışlara iter. Bunun yerine bakış açımızı değiştirmemiz, toplumsal alanda ve güç oyununda hiçbir şeyin kişisel olmadığını bilmemiz gerekiyor.
Herkes içinde bulunulan andan önce gelen olaylar zincirine kapılmıştır. Öfkemiz çoğu kez çocukluğumuzdaki sorunlardan anne babamızın kendi çocukluklarındaki sorunlardan vb. vb. kaynaklanır. Öfkemizin ayrıca başkalarıyla olan ilişkilerimizde, birikmiş düş kırıklığı ve kalp yarasında da kökleri vardır. Bir insan çoğunlukla öfkemizi başlatan kişi gibi görünür, ama durum bundan çok daha karmaşıktır, o insanın bize yaptıklarından çok daha öteye gider.
Eğer bir kişi size öfkesini kusarsa (ve eğer bu öfke sizin ona yaptığınız şeyle oranlı değilse) bu öfkenin özel olarak size yöneltilmediğini kendi kendinize hatırlatmalısınız, bu kadar kibirli olmayın. Neden çok daha büyüktür, zamanda geriye gider, daha önceki düzinelerce incinmeyi içerir ve aslında anlamaya çalışma zahmetine değmez. Bunu kişisel bir kin olarak görmek yerine, kılık değiştirmiş g üç kullanma olarak duygusal patlama, incinmiş duygular ve öfke paravanı altında sizi kontrol etme veya cezalandırma girişimi olarak görün.
Bakış açısındaki değişim güç oyununu daha büyük bir açıklık ve enerjiyle oynamanızı sağlayacaktır. Aşırı tepki vermek ve insanların duygularının tuzağına düşmek yerine onların kontrolü kaybetmelerini kendi lehinize çevirin: Onlar kendilerininkini kaybederken siz kendi aklınıza sahip çıkın.
Örnekleyecek Olursak
Milattan sonra üçüncü yüzyı lda yapılan Üç Krallık Savaşı'ndaki önemli bir çarpışma sırasında komutan Ts'ao Ts'ao'nun danışmanları bazı generallerinin düşmanla işbirliği yaptığını gösteren bazı belgeler buldular ve onları tutuklatıp idam ettirmesi için ısrar ettiler. Ts'ao Ts'ao bunun yerine belgelerin yakılıp olayın unutulmasını emretti . Çarpışmanın bu önemli anında öfkelenmek veya adalet talep etmek kendisinin aleyhine olurdu. Herhangi öfkeli bir hareket generallerin sadakatsizliğine dikkat çekerdi ve bu da askerlerin moralini bozardı. Adalet bekleyebilirdi, zamanı gel ince bu generallerin icabına bakacaktı. Ts'ao Ts'ao aklını kullandı ve doğru kararı verdi.
Bunu Napoleon'un Talleyrand'a verdiği tepkiyle karşılaştırın; komployu kişisel olarak algılamak yerine Napoleon oyunu Ts'ao Ts'ao gibi oynamalı, attığı her adımın sonuçlarını dikkatle tartmalıydı. Sonuçta en güçlü tepki Talleyrand'a aldırmamak veya onu yanına çekip daha sonra cezalandırmak olurdu.
Öfke yalnızca seçeneklerinizi azaltır ve güçlü olanlar seçenekleri olmadan hareket etmezler. Olayları kişisel olarak almamak ve duygusal tepkilerinizi kontrol etmek üzere kendinizi eğittikten sonra muazzam bir güç konumuna gelmiş olursunuz. Artık diğer insanların duygusal tepkileriyle oynayabilirsiniz. Gururlarıyla oynayarak ya da kolay bir zafer olasılığını yem olarak kullanarak harekete geçirin onları.
Kendisinden daha az başarılı bir sihirbaz ona meydan okuduğunda Houdini'nin yaptığı şeyi yapın: Rakibinizi çekmek için belirgin bir zayıflığı ortaya çıkarın (Houdini'nin, Kleppini'nin kelepçenin şifresini çalmasına izin verdiği gibi). Sonra onu kolayca yenebilirsiniz. Ukala birisi karşısında da kendinizi olduğunuzdan zayıf gösterin, onu ani bir eyleme kışkırtın.
Başka Bir Örneğe Bakacak Olursak
Ch'i ordularının komutanı Sun Pin ve onun sadık öğrencisi S untzu bir keresinde askerlerini, sayıca kendilerinin iki katı olan Wei ordularına karşı hücuma geçirdi. "Ordumuz Wei'ye girdiğinde yüz bin ateş yakalım," diye önerdi Sun Pin. "Sonraki gün elli bin ve daha sonraki gün otuz bin ateş kalsın." Üçüncü günün sonunda Wei generali sevincini belirtti . "Ch'i'nin adamlarının korkak olduğunu bi liyordum, yalnızca üç günün sonunda yarısından çoğu kaçtı !" Böylece ağır hareket eden çok sayıdaki piyadesini geride bırakan general hafif donanımlı gücüyle hızla Ch'i'nin kampına doğru ilerledi. Sun Pin'in askerleri, Wei'nin ordusunu dar bir geçide çekmeye çalışarak geri çekildi. Geçide girince onları tuzağa düşürüp yok ettiler. Wei'nin generali ölüp gücünün çoğu dağılınca Sun Pin ordunun geri kalanını kolayca yendi.
"Bir hükümdar asla öfke yüzünden ordusunu ileri sürmemeli, bir lider asla hiddeti yüzünden bir savaş başlatmamalıdır."
Sun-tzu, M.Ö. JV. Yüzyıl
Son olarak diyebiliriz ki, öfkeli bir düşmanın karşısında verilecek en iyi tepki tepkisiz kalmaktır. Talleyrand'ın taktiğini izleyin: Diğeri kendini kaybederken sükunetini koruyan bir adam kadar çileden çıkaran bir şey yoktur. İnsanları sinirlendirmek lehinize olacaksa aristokratvari, canı sıkılmış bir tavır takının, ne alaycı ne zafer dolu bir tavır içinde olun, yalnızca kayıtsız görünün. Bu onların fitilini ateşleyecektir. Öfke nöbetiyle kendilerini utandırdıklarında birkaç zafer kazanmış olacaknız, bunların bir tanesi onların çocuksu davranışı karşısında vakarınızı ve sükunetinizi korumuş olmanızdır.
İnsanların duygularıyla oynarken dikkatli olmalısınız. Düşmanı daha önceden inceleyin. Bazı balıkların gölün dibinde kalması daha iyidir.
Dikkat Edilmesi Gereken Bir Örnek Daha
Antik Ferıike'nin başkenti Tyre'nin liderleri Doğu'yu fethedip suyun üzerinde korunmalı olarak duran kendi şehirlerine saldırmayan Büyük İskender'e karşı dayanabilecekleri konusunda kendilerini güvende hissettiler. İskender'e elçiler göndererek onu bir imparator olarak kabul etmelerine rağmen onun veya güçlerinin Tyre'ye girmesine izin vermeyeceklerini söylediler. Bu kuşkusuz İskender'i çileden çıkardı ve hemen bir kuşatma gerçekleştirdi. Şehir dört ay boyunca ona dayandı, sonunda İskender bu çabaya değmeyeceğini düşündü ve Tyre halkıyla uzlaşabileceğini söyledi. Ama bir kez İskender'e yem atıp kurtulduklarını ve ona karşı dayanabileceklerini düşünüp görüşmeyi reddettiler, hatta elçilerini öldürdüler.
Bu, İskender' i öfkeden del iye döndürdü. Artık kuşatmanın ne kadar süreceği veya ne büyüklükte bir orduya ihtiyacı olduğu fark etmiyordu; kaynakları vardı ve ne gerekiyorsa yapacaktı. Kuşatmasını o derece güçlendirdi ki, Tyre'yi üç gün içinde ele geçirdi, yerle bir etti ve halkını köle olarak sattı.
MAYMUN VE ARI
Olgun bir armudu yiyen maymuna, armuttan öyle ya da böyle bir parça isteyen bir arı dadanmıştı. İsteğine direnmeye devam ederse öfkesiyle karşılaşacağını söyleyerek maymunu tehdit etti, ama maymun onu defetti. Öfkeli arı sözlü saldırıya geçti, maymunun sükunetle dinlediği en ağır hakaretleri ettikten sonra şiddet dolu hırsla, sonucunu düşünmeden maymunun yüzüne saldırdı. Maymunu öylesine büyük bir öfkeyle soktu ki, silahını dışarı çıkaramadı, kendisini kurtarmak için iğneyi yarada bırakmak zorunda kaldı, böylece verdiğinden çok daha fazla acıyla can çekişerek öldü.
Masallar, Jonathan Birch, 1783-1847
Güçlüye yem atıp güçlerini bölmelerini sağlayabilirsiniz, tıpkı Sun Pin'in yaptığı gibi, ama önce suyu test edin. Güçlerinde bir gedik bulun. Eğer bir gedik yoksa -çok güçlülerse- onları kışkırtarak kazanacak bir şeyiniz yoktur, ama kaybedeceğiniz çok şey vardır. Kime yem attığınızı dikkatli bir şekilde seçin ve asla köpekbalıklarını rahatsız etmeyin
Son olarak, iyi zamanlanmış öfke patlamalarının size yararı olacağı zamanlar vardır, ama öfkeniz sahte ve kontrolünüz altında olmalıdır. Sonra nasıl ve kimin üzerine gideceğinize karar verebilirsiniz. Asla uzun vadede sizin aleyhinize olacak tepkileri kışkırtmayın. Ve daha anlamlı ve ürkütücü olması için öfkenizi ender olarak kullanın. Amaçlı olarak sergilense de eğer patlamalarınız çok sık olursa gücünü yitirir.
Kaynakça: Robert Greene İktidar
Öfke ve heyecan stratejik olarak ters etkilidir. Her zaman sakin ve tarafsız olmalısınız. Ama kendiniz sakin kalırken düşmanlarınızı kızdırabilirseniz kesin bir avantaj kazanırsınız. Düşmanlarınızı hazırlıksız yakalayın. Kibirlerinde onları sarsacağınız ve dizginlerini ele alabileceğiniz sıyrıklar bulun.
Eğer mümkünse hiç kimse için düşmanlık hissedilmemelidir... Bir kişiyle öfkeli bir şekilde konuşmak, söylediğiniz şeylerle veya bakışımızla nefret ettiğinizi göstermek gereksiz bir davranıştır; tehlikeli, aptalca, saçma ve kabadır. Öfke veya nefret, yaptığımız şeyden başka bir şekilde gösterilmemelidir; duygular başka bir şekilde göstermeye çalışmadığımız takdirde eylemlerde çok daha etkili bir biçimde görünecektir. Isırığı zehirli olanlar bir tek soğuk kanlı hayvanlardır.
Arthur Schopenhauer, 1788-1860
Öfkeli insanlar genellikle gülünç görünürler, çünkü öfkeleri, onu ortaya çıkaran şeyle oransızdır. Her şeyi çok ciddiye alırlar, kendilerine yapılan hakaret ya da aşağılamayı abartırlar. En küçük bir şeye karşı o kadar hassastırlar ki, ne kadar çok şeyi kişisel olarak algıladıklarını görmek gülünç hale gelir. Gerçek ise tam tersidir: Hırçınlık güç değildir ve çaresizlik belirtisidir. İnsanlar geçici olarak öfkenizden korkabilirler, ama sonunda size olan saygılarını yitirirler. Bu kadar az öz denetimi olan birinin kuyusunu kolayca kazabileceklerini fark ederler.
Bununla birlikte, çözüm öfkeli veya duygusal tepkilerimizi bastırmak değildir. Çünkü bastırmak enerjimizi alır ve bizi garip davranışlara iter. Bunun yerine bakış açımızı değiştirmemiz, toplumsal alanda ve güç oyununda hiçbir şeyin kişisel olmadığını bilmemiz gerekiyor.
Herkes içinde bulunulan andan önce gelen olaylar zincirine kapılmıştır. Öfkemiz çoğu kez çocukluğumuzdaki sorunlardan anne babamızın kendi çocukluklarındaki sorunlardan vb. vb. kaynaklanır. Öfkemizin ayrıca başkalarıyla olan ilişkilerimizde, birikmiş düş kırıklığı ve kalp yarasında da kökleri vardır. Bir insan çoğunlukla öfkemizi başlatan kişi gibi görünür, ama durum bundan çok daha karmaşıktır, o insanın bize yaptıklarından çok daha öteye gider.
Eğer bir kişi size öfkesini kusarsa (ve eğer bu öfke sizin ona yaptığınız şeyle oranlı değilse) bu öfkenin özel olarak size yöneltilmediğini kendi kendinize hatırlatmalısınız, bu kadar kibirli olmayın. Neden çok daha büyüktür, zamanda geriye gider, daha önceki düzinelerce incinmeyi içerir ve aslında anlamaya çalışma zahmetine değmez. Bunu kişisel bir kin olarak görmek yerine, kılık değiştirmiş g üç kullanma olarak duygusal patlama, incinmiş duygular ve öfke paravanı altında sizi kontrol etme veya cezalandırma girişimi olarak görün.
Bakış açısındaki değişim güç oyununu daha büyük bir açıklık ve enerjiyle oynamanızı sağlayacaktır. Aşırı tepki vermek ve insanların duygularının tuzağına düşmek yerine onların kontrolü kaybetmelerini kendi lehinize çevirin: Onlar kendilerininkini kaybederken siz kendi aklınıza sahip çıkın.
Örnekleyecek Olursak
Milattan sonra üçüncü yüzyı lda yapılan Üç Krallık Savaşı'ndaki önemli bir çarpışma sırasında komutan Ts'ao Ts'ao'nun danışmanları bazı generallerinin düşmanla işbirliği yaptığını gösteren bazı belgeler buldular ve onları tutuklatıp idam ettirmesi için ısrar ettiler. Ts'ao Ts'ao bunun yerine belgelerin yakılıp olayın unutulmasını emretti . Çarpışmanın bu önemli anında öfkelenmek veya adalet talep etmek kendisinin aleyhine olurdu. Herhangi öfkeli bir hareket generallerin sadakatsizliğine dikkat çekerdi ve bu da askerlerin moralini bozardı. Adalet bekleyebilirdi, zamanı gel ince bu generallerin icabına bakacaktı. Ts'ao Ts'ao aklını kullandı ve doğru kararı verdi.
Bunu Napoleon'un Talleyrand'a verdiği tepkiyle karşılaştırın; komployu kişisel olarak algılamak yerine Napoleon oyunu Ts'ao Ts'ao gibi oynamalı, attığı her adımın sonuçlarını dikkatle tartmalıydı. Sonuçta en güçlü tepki Talleyrand'a aldırmamak veya onu yanına çekip daha sonra cezalandırmak olurdu.
Öfke yalnızca seçeneklerinizi azaltır ve güçlü olanlar seçenekleri olmadan hareket etmezler. Olayları kişisel olarak almamak ve duygusal tepkilerinizi kontrol etmek üzere kendinizi eğittikten sonra muazzam bir güç konumuna gelmiş olursunuz. Artık diğer insanların duygusal tepkileriyle oynayabilirsiniz. Gururlarıyla oynayarak ya da kolay bir zafer olasılığını yem olarak kullanarak harekete geçirin onları.
Kendisinden daha az başarılı bir sihirbaz ona meydan okuduğunda Houdini'nin yaptığı şeyi yapın: Rakibinizi çekmek için belirgin bir zayıflığı ortaya çıkarın (Houdini'nin, Kleppini'nin kelepçenin şifresini çalmasına izin verdiği gibi). Sonra onu kolayca yenebilirsiniz. Ukala birisi karşısında da kendinizi olduğunuzdan zayıf gösterin, onu ani bir eyleme kışkırtın.
Başka Bir Örneğe Bakacak Olursak
Ch'i ordularının komutanı Sun Pin ve onun sadık öğrencisi S untzu bir keresinde askerlerini, sayıca kendilerinin iki katı olan Wei ordularına karşı hücuma geçirdi. "Ordumuz Wei'ye girdiğinde yüz bin ateş yakalım," diye önerdi Sun Pin. "Sonraki gün elli bin ve daha sonraki gün otuz bin ateş kalsın." Üçüncü günün sonunda Wei generali sevincini belirtti . "Ch'i'nin adamlarının korkak olduğunu bi liyordum, yalnızca üç günün sonunda yarısından çoğu kaçtı !" Böylece ağır hareket eden çok sayıdaki piyadesini geride bırakan general hafif donanımlı gücüyle hızla Ch'i'nin kampına doğru ilerledi. Sun Pin'in askerleri, Wei'nin ordusunu dar bir geçide çekmeye çalışarak geri çekildi. Geçide girince onları tuzağa düşürüp yok ettiler. Wei'nin generali ölüp gücünün çoğu dağılınca Sun Pin ordunun geri kalanını kolayca yendi.
"Bir hükümdar asla öfke yüzünden ordusunu ileri sürmemeli, bir lider asla hiddeti yüzünden bir savaş başlatmamalıdır."
Sun-tzu, M.Ö. JV. Yüzyıl
Son olarak diyebiliriz ki, öfkeli bir düşmanın karşısında verilecek en iyi tepki tepkisiz kalmaktır. Talleyrand'ın taktiğini izleyin: Diğeri kendini kaybederken sükunetini koruyan bir adam kadar çileden çıkaran bir şey yoktur. İnsanları sinirlendirmek lehinize olacaksa aristokratvari, canı sıkılmış bir tavır takının, ne alaycı ne zafer dolu bir tavır içinde olun, yalnızca kayıtsız görünün. Bu onların fitilini ateşleyecektir. Öfke nöbetiyle kendilerini utandırdıklarında birkaç zafer kazanmış olacaknız, bunların bir tanesi onların çocuksu davranışı karşısında vakarınızı ve sükunetinizi korumuş olmanızdır.
İnsanların duygularıyla oynarken dikkatli olmalısınız. Düşmanı daha önceden inceleyin. Bazı balıkların gölün dibinde kalması daha iyidir.
Dikkat Edilmesi Gereken Bir Örnek Daha
Antik Ferıike'nin başkenti Tyre'nin liderleri Doğu'yu fethedip suyun üzerinde korunmalı olarak duran kendi şehirlerine saldırmayan Büyük İskender'e karşı dayanabilecekleri konusunda kendilerini güvende hissettiler. İskender'e elçiler göndererek onu bir imparator olarak kabul etmelerine rağmen onun veya güçlerinin Tyre'ye girmesine izin vermeyeceklerini söylediler. Bu kuşkusuz İskender'i çileden çıkardı ve hemen bir kuşatma gerçekleştirdi. Şehir dört ay boyunca ona dayandı, sonunda İskender bu çabaya değmeyeceğini düşündü ve Tyre halkıyla uzlaşabileceğini söyledi. Ama bir kez İskender'e yem atıp kurtulduklarını ve ona karşı dayanabileceklerini düşünüp görüşmeyi reddettiler, hatta elçilerini öldürdüler.
Bu, İskender' i öfkeden del iye döndürdü. Artık kuşatmanın ne kadar süreceği veya ne büyüklükte bir orduya ihtiyacı olduğu fark etmiyordu; kaynakları vardı ve ne gerekiyorsa yapacaktı. Kuşatmasını o derece güçlendirdi ki, Tyre'yi üç gün içinde ele geçirdi, yerle bir etti ve halkını köle olarak sattı.
MAYMUN VE ARI
Olgun bir armudu yiyen maymuna, armuttan öyle ya da böyle bir parça isteyen bir arı dadanmıştı. İsteğine direnmeye devam ederse öfkesiyle karşılaşacağını söyleyerek maymunu tehdit etti, ama maymun onu defetti. Öfkeli arı sözlü saldırıya geçti, maymunun sükunetle dinlediği en ağır hakaretleri ettikten sonra şiddet dolu hırsla, sonucunu düşünmeden maymunun yüzüne saldırdı. Maymunu öylesine büyük bir öfkeyle soktu ki, silahını dışarı çıkaramadı, kendisini kurtarmak için iğneyi yarada bırakmak zorunda kaldı, böylece verdiğinden çok daha fazla acıyla can çekişerek öldü.
Masallar, Jonathan Birch, 1783-1847
Güçlüye yem atıp güçlerini bölmelerini sağlayabilirsiniz, tıpkı Sun Pin'in yaptığı gibi, ama önce suyu test edin. Güçlerinde bir gedik bulun. Eğer bir gedik yoksa -çok güçlülerse- onları kışkırtarak kazanacak bir şeyiniz yoktur, ama kaybedeceğiniz çok şey vardır. Kime yem attığınızı dikkatli bir şekilde seçin ve asla köpekbalıklarını rahatsız etmeyin
Son olarak, iyi zamanlanmış öfke patlamalarının size yararı olacağı zamanlar vardır, ama öfkeniz sahte ve kontrolünüz altında olmalıdır. Sonra nasıl ve kimin üzerine gideceğinize karar verebilirsiniz. Asla uzun vadede sizin aleyhinize olacak tepkileri kışkırtmayın. Ve daha anlamlı ve ürkütücü olması için öfkenizi ender olarak kullanın. Amaçlı olarak sergilense de eğer patlamalarınız çok sık olursa gücünü yitirir.
Kaynakça: Robert Greene İktidar