Sasewin
Üye
Antik Yunan mitolojisinin en büyülü aşk öykülerinden biri olan Selene ve Endymion'un hikayesi;
Güneş gökyüzünü terk edip ay geceyi aydınlatınca Selene gelirmiş. Selene, boğaların çektiği gümüş bir arabada başında aydan bir taç, elinde meşalesiyle Ay Tanrıçasıymış. Dünyada gezintiye çıkmadan önce Bafa’ya gelir yıkanır ve göğe yükselirmiş. Endymion da Latmos Dağlarında sürüsünü otlatan bir çobandır - bazı kaynaklarda kendisinin Kral Aethlios’un oğlu olduğu ve o zamanlar kutsal görüldüğü için çobanlık yaptığı yazar.-
Endymion her gün sürüsünü mağaraya soktuktan sonra Selene'yi izler bir yandan da içli içli kavalını çalarmış. Her geçen gün kavalının sesi daha içli çıkarmış Endymion'un. Tanrıça Selene farketmiş kavalın sesini. Bu yakışıklı çobanı uykusundayken izlemeye başlamış. Zamanla aşık olmuşlar birbirlerine. Birbirlerine duydukları aşkla Endymion’un kavalının sesi daha yüksek ve daha anlamlı çıkmaya başlamış. Kavalın sesi o kadar gürmüş ki diğer tanrılara kadar ulaşırmış. Onun sesini duyan Selene aşkına karşılık verirmiş. Geceleri sevgilisi uyurken gelir onu ışığıyla sarıp öper günün ilk ışıklarıyla da gidermiş.
Ancak bu gidişler zamanla ona zor gelmeye başlamış. Ertesi geceyi iple çeker olmuş. Çoban ise koca bir günü Selene’e olan aşkıyla tüketiyor, akşam olsun diye bekliyormuş. Ne zaman güneş gözünü yumsa Bafa’da yıldızların altında küçük bir mağarada bir tanrıça ile çobanın aşkı başlıyormuş. Birbirlerine sıkı sıkıya sarılıyor, sayılı saatlerin esaretinde o büyülü aşkı yaşıyorlarmış. Ama günler geçtikçe sadece geceler bu büyük aşka yetmez olmuş. Endymion kendisinin bir ölümlü olduğunu biliyor, Selene’yi sonsuza kadar sevemeyeceğini, onu yarı yolda bırakıp gideceğini, ölmek zorunda olduğunu biliyormuş. Tanrılar ise bu büyük aşkı bazen kıskançlıkla bazen memnuniyetle izliyormuş. Memnuniyetle izleyenlerden birisi de Zeus’muş.
Zeus bu imkansız aşkı gördüğü için bir gün çobanı karşısına alıp kendisinden bir dilek dilemesini istemiş. Çoban öyle aşıktır ki gündüzler onun için karanlıktır ve ayrıca ölümlüdür. Bu yüzden sonsuz bir uyku dilemiş Zeus’tan. Latmos Dağları’nda küçük bir mağarada sonsuz bir uyku... Ölüm uykusu... Sevdiği sonsuza kadar kendisine sarılabilsin diye sonsuz bir uyku. Zeus çobanın dileğini yerine getirmiş ve çobanı bir daha hiç uyanmayacağı bir uykuya yatırmış. Selene ise her gece o küçük mağarada sabahın ilk ışıklarına kadar büyük aşkına sarılmaya devam etmiş.
Selene, Endymion’dan 50 tane kız çocuğu doğurdu. Bazı kaynaklara göre Selene, Zeus’a Endymion’a sonsuz uyku bağışlaması için yalvardı, böylece o hiç yaşlanmayacak ya da ölmeyecekti ve bu sayede Selene her gece onu huzur içinde seyredebilecekti. Başka kaynaklar Endymion’un bunu kendisinin seçtiğini söylerken, bazıları da Selene’nin gökyüzünde olmamasının Zeus tarafından cezalandırılışı olduğunu söyler.
Güneş gökyüzünü terk edip ay geceyi aydınlatınca Selene gelirmiş. Selene, boğaların çektiği gümüş bir arabada başında aydan bir taç, elinde meşalesiyle Ay Tanrıçasıymış. Dünyada gezintiye çıkmadan önce Bafa’ya gelir yıkanır ve göğe yükselirmiş. Endymion da Latmos Dağlarında sürüsünü otlatan bir çobandır - bazı kaynaklarda kendisinin Kral Aethlios’un oğlu olduğu ve o zamanlar kutsal görüldüğü için çobanlık yaptığı yazar.-
Endymion her gün sürüsünü mağaraya soktuktan sonra Selene'yi izler bir yandan da içli içli kavalını çalarmış. Her geçen gün kavalının sesi daha içli çıkarmış Endymion'un. Tanrıça Selene farketmiş kavalın sesini. Bu yakışıklı çobanı uykusundayken izlemeye başlamış. Zamanla aşık olmuşlar birbirlerine. Birbirlerine duydukları aşkla Endymion’un kavalının sesi daha yüksek ve daha anlamlı çıkmaya başlamış. Kavalın sesi o kadar gürmüş ki diğer tanrılara kadar ulaşırmış. Onun sesini duyan Selene aşkına karşılık verirmiş. Geceleri sevgilisi uyurken gelir onu ışığıyla sarıp öper günün ilk ışıklarıyla da gidermiş.
Ancak bu gidişler zamanla ona zor gelmeye başlamış. Ertesi geceyi iple çeker olmuş. Çoban ise koca bir günü Selene’e olan aşkıyla tüketiyor, akşam olsun diye bekliyormuş. Ne zaman güneş gözünü yumsa Bafa’da yıldızların altında küçük bir mağarada bir tanrıça ile çobanın aşkı başlıyormuş. Birbirlerine sıkı sıkıya sarılıyor, sayılı saatlerin esaretinde o büyülü aşkı yaşıyorlarmış. Ama günler geçtikçe sadece geceler bu büyük aşka yetmez olmuş. Endymion kendisinin bir ölümlü olduğunu biliyor, Selene’yi sonsuza kadar sevemeyeceğini, onu yarı yolda bırakıp gideceğini, ölmek zorunda olduğunu biliyormuş. Tanrılar ise bu büyük aşkı bazen kıskançlıkla bazen memnuniyetle izliyormuş. Memnuniyetle izleyenlerden birisi de Zeus’muş.
Zeus bu imkansız aşkı gördüğü için bir gün çobanı karşısına alıp kendisinden bir dilek dilemesini istemiş. Çoban öyle aşıktır ki gündüzler onun için karanlıktır ve ayrıca ölümlüdür. Bu yüzden sonsuz bir uyku dilemiş Zeus’tan. Latmos Dağları’nda küçük bir mağarada sonsuz bir uyku... Ölüm uykusu... Sevdiği sonsuza kadar kendisine sarılabilsin diye sonsuz bir uyku. Zeus çobanın dileğini yerine getirmiş ve çobanı bir daha hiç uyanmayacağı bir uykuya yatırmış. Selene ise her gece o küçük mağarada sabahın ilk ışıklarına kadar büyük aşkına sarılmaya devam etmiş.
Selene, Endymion’dan 50 tane kız çocuğu doğurdu. Bazı kaynaklara göre Selene, Zeus’a Endymion’a sonsuz uyku bağışlaması için yalvardı, böylece o hiç yaşlanmayacak ya da ölmeyecekti ve bu sayede Selene her gece onu huzur içinde seyredebilecekti. Başka kaynaklar Endymion’un bunu kendisinin seçtiğini söylerken, bazıları da Selene’nin gökyüzünde olmamasının Zeus tarafından cezalandırılışı olduğunu söyler.