Sümer Efsanesi / Başlangıç

Gece V

𝓚𝓲𝓷𝓰 𝓸𝓯 𝓥𝓸𝓷
Yönetici
Lider
Sümer Mitolojisi / Efsanesi

"Tarih Mezopotamya ile başlar..."
Sümer Mitolojisi, belki de mitolojiler içerisindeki en karmaşık, en komplike yapıya sahip olan mitolojidir. Enki'nin yazıtları, X gezegeni, Reptilianlar, Babil'in asma bahçeleri, Nuh tufanı, Annunakiler... Bütün bu efsaneler ve teorilere ev sahipliği yapmış, yıllarca insanlığın zihnini karıştırmıştır. İnanan ve inanmayanlar olarak insanları ikiye bölmüştür. İki şekilde de Mezopotamya'nın Dünyaya katkıları reddedilemeyecek seviyededir.

Sizlere efsanenin başlangıcından bahsetmek istiyorum, öncelikle dünya üzerinde bilinen soy ağaçlarına bir görselle göz atalım.

bcd6a5646fe178f619a715303382bb34.png

Bu görseller tam olarak gerçeği yansıtmaz. Derinlemesine incelemelerde bir çok farklı Tanrı/Tanrıça'yı görebiliriz. Lilith'i burada görmek sizi şaşırtmasın. Lilith bu mitolojide Enki'nin karısı olarak karşımıza çıkar. Bu soylu aile, normal koşullarda dışarıdan evlilikleri ve türevi bağları kabul etmez, karşı çıkar. Lilith tüm aile için bir istisnadır. Dışarıdan aileye katılmış tek Tanrıça'dır kendisi. Bilinen efsanesinin başlangıcıdır. Lilith'in Enki ile olan bağı, başka bir günün hikayesi olsun... :')

Nuburu (Planet X) sakinlerinden bahsedelim...

Niburu 2 uydusu olan, kırmızı güneşi olan ve en güçlü ırka sahiplik eden bir gezegendir. En güçlü ırk olarak bahsetmemin sebebi, güneş sisteminde - diğer gezegenlerde yaşayan ırklara da hükmetmeleridir. Reptilianların dünyaya gelmesinde başrolü alan bu ırkın, fiziki ve askeri güce çok önem veren, ortalama boyları 5.5 metreyi bulan varlıklar olduğu biliniyor. Soyluları altın ve bordo renkli saraylarında yaşayan, normal halktan fiziksel olarak daha farklı gözüken varlıklardan oluşur. Kralları Anu olarak bilinir. Anu'nun tahta geçiş hikayesi de farklı bir hikaye olarak ele alınabilir. Bin bir türlü taht oyunları ve entrikalar sonrası Niburu'nun tabiri caizse Altın Çağ'ı başlar.
Victor-adame-tiamat-publish.jpg
Ancak bu altın çağı tehdit eden bir unsur vardır. Anu'nun tahta geçmesinden hoşnut olmayan, karanlıkta, uzayın derinliklerinde bekleyen bir tehlike "Tiamat". Tiamat Yunan Mitolojisindeki Gaia gibi düşünülebilir. İlk Tanrıça.. Başlangıçta çok güzeldir, çok güçlüdür. Zaman içerisinde kötülüğün sembolü haline gelmiş ve yalnızlaşmıştır. Ejderha ve canavarların annesi olarak da betimlenir. Kozmik bir güce sahiptir. Anlaşılmaz olan gücü her zaman mistik kalmış ve diğer varlıkları büyülemiştir. Niburu halkı tarafından bu kadar korkulmasının en büyük nedeni, Tiamat hakkında yaratılan algıdır. Hangi dönem olursa olsun Tiamat iktidarın en büyük tehdidi olarak görülmüştür. Bu nedenle iktidar her zaman dışlamış ve alanına sokmamak için yoğun çaba sarf etmiştir.

Anu'nun iktidarı kanlı olarak başlamıştır. Abisine suikast düzenleyen Anu tahtı ele geçirdikten sonra en büyük yardımcıları iki oğlu olmuştur.

Enki ve Enlil.
Enlil ordular, fetih vb... ile ilgili askeri konularla ilgilenir. Büyük ve cesur bir savaşçıdır. Yetenekleri herkes tarafından övülür, önünde dağlar duramaz. Spontane gelişen olaylarda doğru kararı vermiş ve ordusunu defalarca kez zafere ulaştırmıştır. Reptilianlara diz çöktürmüş, yüce savaşçıdır. Enki ise bilim adamı ve stratejisttir. Zafer getiren stratejiler, biyolojik silahlar onun elinden çıkar. Şehir içi düzen onun tarafından sağlanır, yönetim hakkında bir çok sorun onun tarafından giderilir, pratik çözüm önerileri onun tarafından sunulurdu. Enki, Enlilin yıkıcılığını dengeleyen bir yapıdaydı. Anu'nun öfkesi ikisi arasında dengelenirdi.

Birbirine zıt olan iki kardeş bir çok kez kavga etmiş, bir çok olay hakkında ters düşmüştür. Bunlardan en önemlisi, Marduğun Tiamat'a karşı kullanılmasını onaylayan önergedir. Niburu, Tiamat'ın saldırılarından bıkmış, onu engellemek yerine sorunu ortadan tamamen kaldırmak için konsey toplantısı düzenlemiştir. Bu toplantının ana konusu, Tiamat'ın ortadan kaldırılmasıdır. O gün yapılan toplantıda düzinelerce önerge reddedilmiştir, bir tanesi hariç. Enki'nin oğlu olan Marduğun potansiyeli ve yapabilecekleri daha doğmadan bilebilirdi. Toplantı düzenlendiği dönemde Enki'nin oğlu annesinin karnında, daha doğmamıştı. Tiamat'ın dna'sı ile geliştirilen bir aşıyla Marduk üzerinde oynamalar yapılması ve Tiamat'a karşı yok edici olarak yetiştirilmesi konusunda salonda %70'lik bir oy birliği sağlanmıştı. Enki'nin çalışmaları güvenilir ve kesin sonuçlar verirdi. Bu bilinenin yanına Marduğun nasıl bir potnasiyele sahip olabileceği de eklendiği zaman oldukça kesin bir çözüm olarak görünüyordu. Hızlı değildi, ama en mantıklısıydı. Tiamat'a gönderilen herhangi bir bomba kendilerine geri dönebilir, askeri güçleri yetersiz gelirdi. Diğer çözümler çok kötü sonuçlara yol açabilirdi. Bunlar konuşulurken Enki ses çıkartmadan olanları ve konuşulanları izliyordu. Büyük kapının sert bir şekilde açılmasıyla, herkes dikkatini oraya vermişti. Enlil gürültülü ve öfkeli bir giriş yapıp, konseyin karşısına dikilmişti. Bunun saçmalığından bahsetti ve önergeyi sert bir dilde reddetti. Salondan yeterli desteği alamadığı zaman gözleri Enki'ye döndü. Ama o gece Enki'nin aklından geçenleri hiç kimse bilemedi. Enlil'in öfkesi, önergenin kabul edilmesini engelleyemedi.

Enki yerinden kalktı ve odasına gitti, akşam oluyordu. Enlil odasına gelip ona neden sustuğunu sordu. Yine cevap alamadı.

Marduk doğdu,

Beklenildiğinden çok daha hızlı büyüyordu. Gücü ve kavrama yeteneği olağanüstüydü. Anu, onun savaş eğitimini amcası olan Enlil'e bırakmıştı. Gençlik dönemlerine geldiğinde Enlil'i yenen Marduk, eğitimine boş gezegenlerde devam ediyordu. Ancak Marduğun uzaya olan ilk seyahatinde içinde bir şeyler değişmişti. Tiamat, ilk defa bu çocukla iletişime geçmeye çalışmıştı.

Hikayelerin detaylarına inmeyeceğim, olabildiğince hızlı şekilde Mezopotamya'ya gelişlerine geçmek istiyorum.

Marduk, büyüdükçe ve gerçeği öğrendikçe Tiamat'a olan nefretini, kendi ailesine ve Anu'ya karşı çevirmeye başladı. Tiamat'ı yok etme amacı, Tiamat ile karşılaştığında son bulmuştu. Orada neler yaşandığı kimse tarafından bilinmiyor.

Elindeki en güçlü kozu kaybetmenin hezimeti ile Niburu, artık daha sağlam bir savunmaya ihtiyaç duyuyordu. En güçlü düşmanlarının yanında potansiyel bir düşman daha edinmişlerdi. Buna ek olarak diğer gezegenlerde olan ayaklanmalar artmıştı. Ve Niburu diğer sistemlerden kaynak arayışına girdi.

Enki ve Enlil'in duraklarından biri de Dünya oldu.
Sanırım buradan sonraki hikayeye hepimiz bir şekilde aşinayız.

Altın ve diğer çeşitli materyalleri aramak için dünya üzerine gelen Enki ve Enlil, ilkel insan oğlundan uzakta çalışma alanlarını kurup, yerleşmişlerdi.
Araştırmalar yaparak gezegeni, üstünde yaşayanları incelemeye devam ederken, altın'ı keşfedip çıkartmaya başladılar. Zaman zaman dünyaya gelen diğer gemilere çıkartılan madenleri yükleyerek gönderiyorlardı. Enlil, dünya üzerinde sürekli kalmasa da Enki zamanının çoğunu burada geçirmeye başladı.

Madenlerde çalıştırmak üzere dünya üzerindeki canlıları inceledi... İnsandan önce çalışmalarına diğer türlerde başladı. Diğer türlerle insanın dna'sını karıştırarak, daha güçlü ve yüksek çalışma gücü getirebilecek yeni bir tür yaratmak istiyordu. Enlil bu fikre sıcak bakmıyordu. Enki'nin bu çalışmaları, ilk başta Anu tarafından da bilinmiyordu. Anu haberdar olduktan sonra konsey toplandı ve çalışmaların devam etmesinde karar alındı. Enki dünya üzerinde daha rahat çalışabiliyordu artık. Ekipman ihtiyacı da kolay bir şekilde gideriliyordu. Ninmah'da Enki'ye yardımcı olabilmek için dünyaya gelmişti. İlk başta çoğu çalışması başarısızlıkla sonuçlandı. Sonrasında kendi dna'ları ile insanın dna'sını karıştırarak başarıya ulaştı. İnsanlardan daha üstün bir ırk doğdu, daha sonrasında adları "Annunaki" oldu. İnsanlardan biraz daha büyük ve güçlüydüler. Sadıklardı, çok soru sormazlardı.

Zaman içerisinde insanlar bu varlıklara Tanrı'lar dediler. Onları yaşamın kaynağı olarak gördüler. Bir zaman sonra Niburu sakinleri dünyadan ayrıldı.

Dünyanın ilerleyen zamanlarında onlar anılmaya devam etti, adaklar adandı, kurbanlar kesildi, davetler edildi... Dikkatleri çekilmeye çalışıldı.

Neden gittiler?
Gittiklerinde ne yaşadılar?
Savaş onları nereye sürükledi?
Enki neden o gün sessiz kalmıştı?
Geri geldiler mi?
Lilith neden sümer mitolojisinde anılıyor?
Marduğa ne oldu?
Babil'in asma bahçeleri nasıl yıkıldı?
Reptilianlar neden dünyada anılmaya başladı?
Enkinin satan ve lucifer gibi varlıklarla anılmasının sebebi nedir?
Enkiyan Satanizmi nasıl kuruldu?
Enki nasıl oldu da şeytan olarak anılmaya başlandı?

Bunların hepsi cevapları olan, fakat daha sonra anlatılması gereken hikayeler.

Sümer mitolojisini diğer mitolojilerden ayıran en büyük fark, Tanrılarının aslında Tanrı olmamalarıdır.
Anlattıklarım en eskidir, mitolojiden de öncesine dayanır.
Bu Mitoloji'nin yeri benim için her zaman farklı olmuştur. Size kopyala yapıştır yapmak ya da sıkıcı bir anlatım sunmak istemedim. Bunu başkaları yapıyor zaten.
Anlattıklarımı tek tek araştırabilirsiniz. Oldukça keyiflidir, ilham verir. Vakit oldukça soruların cevaplarına, detaylarına ineceğim. Bu şekilde bir giriş yapmak istedim. Yazıyı ara ara güncelleyip, düzenleyeceğim.

1dcd287f22df5c44d87bd20e91e0c42d.jpg
Niburuya döndükten sonra Tiamat ile görüşen Enki'nin tasviri.
-Yazı her yönüyle bana aittir.
 
Üst