TheCrow

Üye
Mısırdan tutun Antik Yunan’a kadar onlar her yerde var. Bu canlıların renklerine göre uğur veya uğursuzluk getirdiğine inanılsa da aslında onlar Antik zamanda önemli rollerde oynamış canlılardı. Hadi gelin beraber “Kediler”in tarihine göz atalım...



EN ÇOK BİLİNEN KEDİ TÜRLERİ;
  • Abyssinian Kedisi Red and Black Cat Metal Poster_ Unleash the Feline Elegance!.jpg
  • American Bobtail
  • American Curl
  • American Shorthair
  • American Wirehair
  • Balinese Kedisi
  • Bengal Kedisi
  • Birman Kedisi
  • Bombay Kedisi
  • British Shorthair
  • Burmese Kedisi
  • Chartreux Kedisi
  • Cornish Rex
  • Devon Rex
  • Egyptian Mau
  • European Shorthair
  • Exotic Shorthair
  • Havana Brown
  • Japanese Bobtail
  • Korat Kedisi
  • LaPerm Kedisi
  • Maine Coon
  • Manx Kedisi
  • Munchkin Kedisi
  • Nebelung Kedisi
  • Norwegian Forest Cat (Norveç Orman Kedisi)
  • Ocicat
  • Oriental Shorthair
  • Persian (İran Kedisi)
  • Pixie-Box
  • Ragamuffin Kedisi
  • Ragdoll
  • Russian Blue (Rus Mavisi)
  • Scottish Fold
  • Selkirk Rex
  • Siamese (Siyam Kedisi)
  • Siberian Kedisi
  • Singapura Kedisi
  • Snowshoe
  • Somali Kedisİ
  • Sphynx Kedisi
  • Tonkinese Kedisi
  • Turkish Angora
  • Turkish Van

(Bu sadece bazı örneklerdir ve dünya genelinde daha birçok kedi türü ve ırkı bulunmaktadır. Kedilerin fiziksel özellikleri, karakterleri ve bakım gereksinimleri büyük ölçüde ırklarına bağlı olarak değişebilir.)


KEDİLERİN FARKLI MİLLETLERDE TARİHÇESİ; Bastet_ Fondo de Pantalla _ Egyptian goddess art, Egyptian goddess, Egyptian art.jpg


ANTİK MISIR; Kara kedilerin tarihi, genel olarak evcilleştirilmiş kedilerin tarihiyle örtüşmektedir. Kediler, insanlarla olan ilişkilerine M.Ö. 7500-7000 yıllarına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Ancak, kedilerin tam olarak ne zaman evcilleştirildiği konusunda net bir tarih belirlemek zordur, çünkü bu süreç doğal olarak zamanla gelişmiş olabilir.
Antik uygarlıklar, fare ve böcek kontrolü için kedileri değerli buldukları için kedileri evcilleştirmişlerdir. Mısır, bu konuda öne çıkan uygarlıklardan biridir. Mısır, kedilere büyük bir saygı göstermiş ve kedilere tapınan bir tanrıça olan Bastet'i kutlamıştır. Mısır mumyalarında bile kedi bulunması, kedilerin bu medeniyet için önemli olduğunu gösterir.
M.Ö. 2. binyılın ortalarında, Bastet'in tapınakları önem kazanmaya başladı ve bu tapınaklarda kedilere özel bir itina gösterildi. Bastet'e adanmış tapınaklar, Mısır'ın farklı bölgelerinde çeşitli dönemlerde inşa edildi. Bastet'in tapınakları, ölülerin ona minnettarlıklarını ifade etmek için oyuncak kedi figürleri sunan birçok insan tarafından ziyaret edildi.
Bastet'in mitolojisi, zaman içindeki değişimlere rağmen, genel olarak hayvanlarla ve özellikle de kedilerle olan bağlantısı nedeniyle Antik Mısır toplumunda önemli bir yer tuttu.

ANTİK YUNAN; Antik Yunan toplumunda kedilere dair çeşitli inançlar ve tutumlar bulunmaktaydı. Genel olarak, Antik Yunanlılar kedileri faydalı hayvanlar olarak görüyorlardı. İnsanların günlük yaşamında, özellikle de tarım alanında fare ve sıçan kontrolünde kullanılan kedilere değer veriliyordu.
Yunan mitolojisinde, tanrıça Artemis genellikle kedilerle ilişkilendirilirdi. Artemis, vahşi doğanın tanrıçası olarak kabul edilir ve bazen kedilerin koruyucusu olarak tasvir edilirdi. Bu nedenle, Antik Yunanlılar arasında kedilere olan olumlu bakışın bir yansıması olarak kabul edilebilir.
Ayrıca, Antik Yunan yazarlarından Aristophanes'in eserlerinde ve diğer metinlerde kedilere dair bazı göndermeler bulunmaktadır. Aristophanes'in komedilerinde, kedilere atfedilen bazı özellikler ve davranışlar hakkında espri yapılmıştır.

ORTA ÇAĞDA; Orta Çağ'da, bazı yerlerde kedilere yönelik tutumlar değişebilirdi. Özellikle 13. yüzyıl Avrupa'sında, bazı bölgelerde kedilere ilişkin olumsuz inançlar ortaya çıktı ve kedilerle ilişkilendirilen mitler ve korkular oluştu. Bu dönemde, kedilerin cadılarla ilişkilendirildiği ve hatta cadı avlarında kedilere zarar verildiği bilinmektedir.
Orta Çağ'ın sonlarına doğru, Rönesans dönemiyle birlikte, Avrupa'da genel olarak hayvanlara ve doğaya olan ilgi arttı. Kediler tekrar daha olumlu bir şekilde değerlendirilmeye başlandı. Özellikle zengin aileler arasında, kediler evcil hayvan olarak popülerdi ve resimlerde, portrelerde sıkça yer alıyorlardı.
Kısacası, Antik Avrupa'da kediler, evcil hayvan ve fare avcısı olarak yaygın bir şekilde yer buldu. Ancak zaman içinde, bazı toplumlarda kedilere yönelik olumsuz inançlar ortaya çıktı ve bu, zamanla değişkenlik gösterdi. Rönesans dönemiyle birlikte, kedilere olan olumlu bakış açısı tekrar arttı.

AZTEK UYGARLIĞINDA; Azteklerin ana tanrılarından biri olan ve bilgelik, güzellik, aşk, avlanma ve güzellik tanrısı olan Xochiquetzal, bazen kedi maskeleri veya kedi figürleriyle temsil edilirdi. Xochiquetzal, doğanın döngüsüyle ve doğurganlıkla ilişkilendirilen bir tanrıçaydı.
Aztek mitolojisi ayrıca "Nahual" kavramına odaklanıyordu. Nahual, insanların bir hayvanla özel bir bağlantı kurduğu ve hatta bu hayvana dönüşebildiği düşünülen bir varlık veya ruh olarak tanımlanır. Ancak, bu hayvanlar genellikle jaguar, kuş veya diğer vahşi hayvanlarla ilişkilendirilmiştir. Kedilerin özellikle bu nahual inancında özel bir rol oynadığına dair spesifik bir kanıt bulunmamaktadır.
Aztek sanatında ve simgelerinde genellikle jaguar gibi büyük kedigiller daha belirgin bir rol oynar. Jaguar, savaşçılık, güç ve kutsal olanla bağlantılı olarak Aztek kültüründe önemli bir semboldü.
Ancak, genel olarak Aztek kültüründe kedilerin, özellikle kedi tanrıları veya nahual inançları açısından, diğer hayvanlara kıyasla daha az belirgin bir rolü olduğunu söylemek doğru olacaktır.

JAPONLARDA; Japon kültüründe kediler önemli bir yer tutar ve birçok mitolojik, sanatsal ve geleneksel ifadede kendilerine yer bulurlar. Şuan ki Japon kültürüne baktığımızda şu şekilde bunu örneklendirebiliriz;


_Maneki‐neko!.jpg
Maneki-neko (Şanslı Kedi): Japonya'da oldukça popüler olan Maneki-neko, bir tür seramik veya porselen heykelciktir. Genellikle bir kedi şeklinde tasarlanan bu figür, bir patisini kaldırarak insanları çağırıyor gibi görünür. Maneki-neko'nun amacı bereket, şans ve refah getirmektir. Bu figür genellikle işyerlerinde, mağazalarda veya evlerde bulunur ve farklı renkler ve pozisyonlar farklı anlamlar taşır.
Bakeneko ve Nekomata: Japon mitolojisinde, bazı kedilerin sihirli güçlere sahip olduğuna inanılır. Bakeneko ve Nekomata, özellikle kuyruklarının iki parçaya ayrılabilmesi ve insan gibi dik durabilmesiyle tanımlanan efsanevi kedi varlıklarıdır. Bu kediler bazen kötücül olarak da tasvir edilebilirler.
Hello Kitty: Japonya kökenli olan ve dünya genelinde popüler olan Hello Kitty, bir kedi şeklinde tasarlanmış bir karakterdir. Hello Kitty, genellikle pembe renkli, sevimli bir kedi yüzü olan bir figürdür. Japon pop kültüründe ve dünya genelinde genç kitleler arasında oldukça popülerdir.
Kawaii Kültürü: Japonya'da popüler olan "kawaii" kültürü, sevimliliği vurgular. Bu kültür, şirin, sevimli ve minyatür tasarımları içerir ve bu kapsamda kediler sıkça kullanılır. Kawaii kedi figürleri, çeşitli ürünlerde (kıyafetler, aksesuarlar, oyuncaklar) sıkça karşımıza çıkar.
Nyan Cat: İnternet kültüründe popüler olan ve bir kedi figürünü içeren Nyan Cat, birçoğu Japon pop kültüründen esinlenmiş bir fenomendir.


Ayrıca Japon Mitlerinde kedilerin rolü oldukça büyüktür. Buna örnek vermek gerekirse;

  1. Bakeneko ve Nekomata: Bakeneko ve Nekomata, Japon mitolojisindeki iki farklı efsanevi kedi varlığıdır. Bakeneko, evcil kedilerin sihirli güçlere sahip olabilen varlıklara dönüşmesiyle ilgilidir. Örneğin, bir evcil kedinin yaşlı bir yaşa ulaştığında veya uzun süre bakımsız bırakıldığında bakeneko olabileceğine inanılır. Bakeneko, genellikle insan benzeri özelliklere sahip olarak tasvir edilir ve hatta dik durabilme yeteneğine sahip olabilir.Nekomata ise daha çok vahşi orman kedilerini temsil eder. Bu varlıklar, kuyruklarının iki parçaya ayrılabildiği ve insan benzeri yeteneklere sahip olduğuna inanılan kedi varlıklarıdır. Bazı efsanelerde, Nekomata'nın kuyruklarının ayrılması, kedilerin güçlenmesini ve sihirli yeteneklere sahip olmasını simgeler.
  2. Neko no Jikan (Kedi Zamanı): Japon geleneksel düşüncesine göre, gece yarısından sonra, özellikle gecenin ortasında, kedilerin gizemli ve sihirli bir güç kazandığına inanılır. Bu zaman dilimine "Neko no Jikan" denir. Kedilerin bu zaman diliminde insanlarla iletişim kurabildiği veya olağanüstü yeteneklere sahip olduğu düşünülür.
  3. Neko Musume (Kedi Kız): "Neko Musume" ya da "Bakeneko Kız" adı verilen bir başka efsane, bir kızın bakeneko'ya dönüşmesini konu alır. Bu efsane genellikle kadınların cadılıkla veya doğaüstü yeteneklerle ilişkilendirildiği dönemlerde ortaya çıkmış olabilir. Neko Musume, insan ve kedi özelliklerini birleştiren bir varlık olarak tasvir edilir.
Birçok uygarlıkta, kedilerin önemini görmüş olduk. Asıl Soru ise bu muazzam canlılar bir anda nasıl bu kadar değersizleşti? Hangi efsaneler buna sebep oldu? Bu duruma Dünyevi gözden bakmak gerekirse bazı sebepler şunlar olabilir;

  1. Tarım Toplumundan Endüstriyel Topluma Geçiş: Tarım toplumlarında, kediler sıklıkla fare ve zararlı avcısı olarak değer görülmüşlerdir. Ancak endüstriyel topluma geçişle birlikte, farelerle mücadelede teknolojik gelişmeler ve kimyasal yöntemlerin artması, kedilerin bu rolünün azalmasına neden oldu. Bu durum, kedilerin değerinin düşmesine katkıda bulunabilir.
  2. Şehirleşme ve Apartman Yaşamı: Şehirleşme ve apartman yaşamının artmasıyla birlikte, insanlar daha küçük ve kapalı yaşam alanlarına taşındılar. Bu durum, evcil hayvan olarak büyük ve serbest dolaşan kedilere uygun olmayabilir. Ayrıca, apartman yaşamında genellikle kısıtlı dış mekan alanları olduğu için kedilerin serbestçe dolaşmasına izin verilmez, bu da kedilerin dışarıda doğal avlanma yeteneklerini kullanmalarını sınırlar.
  3. Dolaylı ve Doğrudan Tehditler: Kediler, bazen kuşların ve diğer vahşi yaşamın nesli tükenme riski altında olmalarına katkıda bulunabilecek birer avcıdır. Kedilerin kontrolsüz çoğalması, özellikle bazı ekosistemlerde, yerel fauna üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu durum, bazı bölgelerde kedilerin kontrol altına alınması veya kısıtlanması çabalarını artırmıştır.
  4. Evcil Hayvan Pazarındaki Ticari Baskılar: Bazı yerlerde, evcil hayvan pazarındaki talep ve ticari baskılar, kedi üretimine ve ticaretine odaklanmış olabilir. Bu durum, bazı kedilerin bilinçsiz üretim, kötü muamele veya kötü şartlar altında ticaretini teşvik edebilir, bu da genel olarak kedilerin değerinin düşmesine neden olabilir.


Olaylara biraz daha farklı perspektiften bakmak gerekirse asıl sebepler tabiki bunlar değildi. Orta Çağ döneminden Rönesans’ın sonuna kadar kediler uğursuz görüldü, hatta belirli bir dönemde Cadılarla ilişkilendirildiği için katliamı bile yapıldı. O dönemlerde olan olayların bazıkarı kesin kayıt olarak tarihe geçmiştir. Ancak herkesin duyduğu Papa IX. Gregory’nin kedilerden nefret ettiği için öldürülmeleri için fetva verdiği hiçbir zaman kanıtlanamamıştır. Bu iddia da Papa’nın gönderdiği Vox in Rama başlıklı bir karar mektubuna dayanmaktadır. Kedilerin uğursuz olduğuna dair bağtıl inançları şu şekilde sıralayabiliriz;
a painting of a woman with two cats on her lap.jpg
  • Cadılarla İlişkilendirme: Kediler, özellikle siyah kediler, cadılarla ilişkilendirilmiş ve cadılıkla bağdaştırılmıştır. Cadı avları sırasında, siyah kedilere ve kedilere genellikle cadılıkla suçlanan kişilere zarar verilmiştir.
  • Şeytanla Bağlantı: Kedilerin, özellikle siyah olanlar, şeytanla bağlantılı olduğuna inanılıyordu. Kedi şeklindeki varlıkların cadılar tarafından kullanıldığına ve bu varlıkların kötü büyülerde kullanıldığına dair bir inanç vardı.
  • Kara Ölüm ve Kediler: Kara Ölüm (Büyük Veba Salgını), 14. yüzyıl Avrupa'sını etkilediğinde, kediler veba taşıyıcısı olarak suçlandı. Bu dönemde, kedilerin öldürülmesi ve kedi nüfusunun büyük ölçüde azalmasıyla sonuçlanan kitlesel kedi katliamları yaşandı.
  • Cadı İşkenceleri ve Kediler: Cadı avları sırasında, cadı olduğu iddia edilen kişilere işkence yapılırken, bazen kedilere de işkence yapılıyordu. Cadılarla bağlantılı olduğuna inanılan kedilere işkence etmek, bu dönemde yaygın bir uygulamaydı. Bu batıl inançlar ve korkular, kedilere karşı şiddetin artmasına neden oldu ve Orta Çağ'da kedilere yönelik büyük katliamlara sebep oldu. Ancak, bu olumsuz tutumlar zaman içinde değişmiş ve kedilerin değeri yeniden anlaşılmıştır. Bu süreç, özellikle Rönesans dönemiyle birlikte, insanların doğaya ve hayvanlara daha bilimsel ve objektif bir bakış açısı geliştirmesiyle etkilendi.
KEDİLERİN SPİRİTÜELİZMDE Kİ YERLERİ;

Kediler ruhsal enerjiyi çekebilen canlılardır. Yüzyıllardır doğal şifacı olarak bilinen kediler ,Antik dönemlerde ruhsal varlıklar olarak kabul görmüştür. Kedilerin en çok cadılarla ilişkilendirilmesinin sebebi enerjiyi bizlerden daha iyi sezinleyip auraları daha net görebiliyor oluşundan kaynaklanıyor.
Cadıların kedilere eşlik etmesi ve bu ikilinin birbirine sıkça bağlı olması, tarihsel inançlara ve folklorik geleneklere de dayanmaktadır. İşte bu folklorik geleneklerde cadıların kedilere sahip olmalarının muhtemel sebepleri:

  • Kedilerin Gece Aktif Olması: Kediler genellikle gece aktif olan hayvanlardır. Bu nedenle, cadılar da geceleri faaliyet gösterdikleri düşünüldüğünden, geceleyin dolaşan kedilerle ilişkilendirilmişlerdir. Bu durum, cadıların ve kedilerin geceleyin gizemli ritüeller gerçekleştirdikleri imajını güçlendirebilir.
  • Kedilerin Gizemli Aura'sı: Kediler, mistik ve gizemli bir auraya sahip hayvanlar olarak kabul edilir. Gözleri, karanlık ortamlarda parlaklık gösterir ve sessiz hareket edebilirler. Bu özellikler, cadıların gizemli ve doğaüstü yeteneklere sahip olduğu düşünüldüğünde, kedilerle olan ilişkilerini destekler.
  • Efsanevi Yetenekler: Bazı kültürlerde, kedilere efsanevi yetenekler atfedilir. Örneğin, kedilerin dokunarak insanları iyileştirebileceği, enerjiyi emebileceği veya cadıların ruhlarını kedilere aktarabileceği gibi inançlar vardır. Bu tür öyküler, cadılar ile kediler arasındaki bağlantıyı daha da güçlendirebilir.
  • Cadıların Şekil Değiştirme Yeteneği: Efsanelerde bazen cadıların hayvanlara dönüşebileceği düşünülür. Kediler, cadıların tercih ettiği dönüşümlerden biri olarak kabul edilebilir. Bu nedenle, cadıların kedilere dönüşme yetenekleriyle ilişkilendirilmesi söz konusu olabilir.



Sonuç olarak, kedilerin insanlık tarihindeki yolculuğu, çeşitli kültürlerdeki mitolojileri ve inançları ile birlikte incelendiğinde, bu muazzam canlıların hayatımızda özel bir yere sahip olduğunu görebiliriz. Antik Mısır'dan başlayarak, Antik Yunan, Orta Çağ, Aztek uygarlığı ve Japonya gibi farklı kültürlerdeki kedilere olan bakış açıları, insanların dünya görüşleri ve değer sistemlerindeki değişimleri yansıtıyor.
Ancak makalede vurgulandığı gibi, Orta Çağ'daki kedilere yönelik olumsuz inançlar ve cadı avları gibi olaylar, kedilerin değerini düşürmüş ve hatta bazı yerlerde katliamlara neden olmuştur. Şu anki durumda ise şehirleşme, endüstrileşme, evcil hayvan ticareti gibi etmenler kedilere olan bakış açısını etkilemiştir.
Bu canlıların değeri ve önemi, sadece bilimsel açıdan değil, aynı zamanda kültürel, tarihsel ve spiritüel bağlamlarda da ele alınmalıdır. Kediler, sadece evcil hayvanlar değil, aynı zamanda insanlık tarihindeki birçok uygarlıkta ve mitolojide özel bir rol oynamış, kültürel zenginliğimizi ve yaşamımızdaki çeşitliliği şekillendirmiştir.


Ay Yolunuzdan Eksik Olmasın...

Esenlikler Dilerim...

_TheCrow
 
Üst