Öğrenci Olmayı Öğrenmek

Gece V

𝓚𝓲𝓷𝓰 𝓸𝓯 𝓥𝓸𝓷
Yönetici
Lider
Nasıl iyi bir öğrenci olurum?
Hmhm.

7af839cbc43a37ac3df2e73f02ebb72c.jpg
Genel olarak baktığım zaman hep nasıl iyi ve etkin bir öğretmen olunmalı yazılarına denk geldim. Pek az insan nasıl iyi bir öğrenci olunur hakkında yazmış ya da kafa yormuş. İyi bir öğrenci olmanın ilk gerekliliği farkındalık sahibi olmaktır. Ne için ilerlediğini iyi bilmelidir. Bir amacı, bir hedefi olmalıdır. Ne öğrenmek istediğini, hayatının hangi aşamalarında neyi nasıl kullanabileceğini ve girdiği yolda nereye kadar ilerleyebileceğini idrak etmelidir. Cesur olduğu kadar aptal olmaktan kaçınmalıdır. Kişisel fikrimce gizli kalmalıdır. Ben hayatımın 10 senelik gibi bir kısmında gölgedeydim. Bu forumu kurmadan önce de içrek bir grup olarak ilerlemekteydik. Gerçi hala öyle ilerliyoruz ve burada paylaştıklarım da kısıtlı seviyededir. Bu zamana kadar bir çok insana ders verdim bu yazı verdiğim derslerde gördüklerim, başarı kazananlar ile kazanamayanlar arasındaki farkı açıklayarak bir öğrencinin yapması gerekenler ve yoluna ışık tutmayı hedeflemektedir.
Neyin sizi başarıya taşıyacağı ve neyin sizi iyi öğrenci yaptığı terimi aslında çok basittir. Fakat bazı nedenlerden dolayı okült öğrenciler tarafından idrak edilse de kabul görmemekte ve pratiğe aktarılmamaktadır. Günümüzde mevcut birçok eğitim imkanlarının eşiğinden geçen sürüyle okült öğrenci vardır. Elindeki bu imkanları kullanmayıp, görmeyenler ve çeşitli bahanelere saklananlar daha ağır basmaktadır. O yüzden söyledim zaten, neden bu yola girdiğini kişi idrak etmelidir. Kendini kandırmamalıdır. Yüksek hedefler seçip, aldığı aksiyonlarda kendisiyle çelişen bir öğrenci başarısızlığı kabullenmiş demektir. Eğer hedefleriniz konusunda kendinizi kandırıyorsanız, tosladığınız duvar başınızı acıtır. O duvarı kıramazsınız.
Biz hiç duvara toslamadık mı? Sürüsüyle duvar çıkmıştır karşıma, hala daha çıkmaya devam ediyor. Sürüsüyle ölüm tehlikesi yaşamışımdır, sürüsüyle insanla tanışmışımdır... Bir arkadaşıma da söylediğim gibi, biz bu yola düşmemek için değil, sona ulaşmak için çıktık. Düşebiliriz, yanılgılara saplanabilir, yanlış insanlara bulaşabilir, başımızı belaya sokabiliriz. En doğrusu da budur zaten. Bir olay yaşadıktan sonra öğretilmek isteneni daha iyi anlar insan. Yaşadığınız krizleri gelecekte avantaja çevirebilmeyi öğrenmelisiniz. En kötü olayda bile size verilmek istenen dersi görmeniz gerekir. Eğer bir ders yoksa siz ders yaratmalısınız. O ya da bu şekilde yaşadığınız hiç bir olay boşa değildir. Boşa gitmesine izin vermeyin.

Parush bu konuyu bir kaç seviyede incelemiş. Biz de öyle yapalım.
Tek başına veya "solo" çalışan, tam olarak yeni başlayan veya "novis", ilk seviyede bulunur. Bu seviyede kişi internetten, televizyondan, edebi eserlerden, sosyal medyadan, vb... kanallardan bu konuları duymuş ve solo bir araştırma sürecine girmiştir. Kendini yeterli seviyede bilgiyi benimsediğini ikna edecek kadar bilgi sindirildikten sonra, kişi sakince ama kararlı bir şekilde, kendisinin okültist türlerinden biri olduğuna dair kanaate varır.
bf2aabbc6da17ad0835ca279f11c237d.jpg
Birinci seviyedeki öğrenci, majisyenler, simyagerler, wiccanlar, cadılar, vs., vs. hakkında okuduktan sonra, hemen kendisini okültizmin bu ifadelerinden biriyle özdeşleştirir. Bu noktada, seçtikleri ilgi alanlarında ilerlemek isteyenler, genelde sadece okumakla yeteri kadar ilerleyemeyeceklerine ve gerçekten öğrenmek için bu konularda bir şekilde daha derin bir eğitim almaları gerektiğine karar verirler. Okültizm ile ilgili belirli bir görüş okulu konusunda tercih yapıldıktan sonra, oyuncuların iki takıma ayrıldıklarını görürüz. Takımların birinde kendi kendine öğrenmenin daha iyi olacağını düşünenler var. Diğer takımda özel bir öğretmenden ders arayacak kişiler vardır. Arayışta olanların bu evrede yıllardır bir yerde takılı kalmaları olağandışı değildir, zaman zaman kendi kendine öğrenmenin veya başkasından ders almada gördükleri yararlardan dolayı takım da değiştirirler.
Tartışmalı olarak, "solo veya öğretmen" dönme dolabında bulunan çoğu kişi kendi kendine öğrenmeyi daha üstün gördükleri söylenebilir. Günümüzde biz bu öğrenme sürecinin kişisel bir öğretmenden alındığından ziyade bir discord grubunda, whatsapp grubunda ya da toplu insanların olduğu alanlarda yapıldığını görüyoruz. Bu şekilde öğrenciler bir şeyler bilen insanlarla beraber oldukları, bir şekilde ilerledikleri, bir şeyler öğrendikleri, eğitim gördükleri ve bunu başkalarıyla birlikte kardeşlik esasları ile paylaştıkları konusunda kendilerini kandırırlar, oysa aldıkları talimin önemli kısmını etüt ettikleri derslerin yazarlarından gayri kişisel olarak alınmaktadır. Bu metot, öğrenciyi bilgileri nasıl yorumladığı ve pratik alıştırmaları ne denli ciddi uyguladıkları konusunda büyük çapta kendi takdirine ve inisiyatifine bırakmaktadır. Bu da sadece, tek başına çalıştıkları solo çalışmalarında bilgiyi okumakla ve medyadan elde ettikleri durumun ululanmış bir şekli olup, öğrenci halen teknik olarak birinci takıma dahildir. Yani aslında kişi bir disipline dahil olmadan solo ilerlemeye devam etmektedir. Bu tarz yerlerde zaten grubun yazarları da aynı şeyi yapmaktadır. Yani onlar da yazarlarla muhatap olmadan ya da yeterli seviyeye gelmeden paylaşımlar yaparak kendilerine çeşitli tatmin dozları aşılarlar.

25161c5b4f11f9fccb51a23835f048fb.jpg Çoğu durumda, bu tercihin sonucunda hayat boyu bir çalışmadan sonra öğrencinin elinde sadece bilgi birikimi ile az derece bazı popüler uygulamalara aşinalık elde edilir. (Esas olaya kıyasla) Çok az ruhsal gelişme sağlamış bilgi birikimli bir öğrenci olarak hayata veda eder. Özellikle yaşlı olan, bu durumdaki kişilerden şiddetli itirazlar yükseleceğinin farkındayım, ama bu tür itirazlar sadece benzeri tarzda ilerleme kaydedemeyen öğrencilerin bulunduğu çevrelerde bulunan ve eğer "öğretmen-öğrenci" takıma geçiş yapmış olsalardı, kaydedebilecekleri gerçek ilerleme konusunda az veya hiç fikirleri olmayanlar tarafından yapılabilir.

Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki, sanal olmadan yüz yüze yapılan eğitimler sonucu gelinen seviye ile kıyaslanması bile saçma olur.
Bu zihinsel mastürbasyondur. Kişi öğrendiğini sanarak kendini tatmin eder. Gözlemlerime göre öğrenci-öğretmen ilişkisiyle kısaca flört eden çok sayıda kişi vardır. Birçok kişi bu tür ilişkiyi (her nedense) hayal kırıklığıyla terk eder veya kısa ve verimsiz deneyimlerini son derece verimli ve şimdilik yeterli bularak ayrılırlar.
Burada, pop okült dönme dolabın ötesinde gerçekten okült - gizli ve olağan ötesi, ikinci öğrenci faaliyet seviyesi denilebilecek deneyim alanına girmek üzere, gerçek ilerleme kaydetmek için bir öğrenciden neler gerekli olduğu kavramına geliyoruz.
8ae95aed7b8401af2845a80d8d789d24.jpg
Deneyimli bir öğretmene adanmadan, okumakla ve kendi kendimize öğretmeye çalışmakla sadece belirli bir yere kadar gelişme kaydedebileceğimiz bilinen bir gerçektir. Eğer klasik çağın ve sonraki üstat okültistleri çoğumuzun yardım görmeden hedefe varabileceğimizi inansalardı, bu denli fazla okült talim esaslarına dayanan kardeşlikler kurmayacaklarını samimi olarak inanıyorum. Tarihin en büyük mister okulları tamamen kendi kendini eğitilen kişilerden oluşmamıştı. Bunlar grup deneyim ve kişisel talimi kendi kendine talimden daha fazla önemseyen kardeşliklerdi (fraternities & sororities). Zaten önemli majisyenlerin hayatlarına baktığımız zaman bir öğrenme ve çıraklık geçmişi görebiliriz.

0d1f93ebc27ace55df0dae8bd17627fc.jpg Hm, şunu da belirtmemde yarar vardır ki bu aşama sadece insancıl bir grupla olmayabilir. Yani benim gibi kendini insancıl olmayan bir grupla geliştiren insanlar da vardır. Ben kendi oluşumumu kurmadan önce öğrendiğim konuları kişisel eğitim alarak öğrendim. İlk önce solo araştırmamı tamamladım ve çeşitli başvurularda bulundum. Konuları yetkin insanlardan sırasıyla ve büyük bir disiplinle etüt ettim. Burada öğrettiğim ve yazdığım şeylerde payı büyük insanları asla unutmayacağım. Bana öğrettikleri bilgileri doğru şekilde kullanıp, kişisel çıkar ve hedefler için kullanmadığım için kendimle ve onların benimle gurur duyacağı bir konumda olmaktan zevk alıyorum. Fakat, yeridir ki söylenmeli; öğrendiğim her şeyi insanlardan öğrenmedim. Spesifik alanlardan ziyade diğer konular ya da bu konuların derinlerini çalıştığım varlıklarla beraber risk alarak deneyimledim. Tek öğretmenlerim insanlar olmadı. Tek öğrencilerim de insanlar olmadı. İkisi arasındaki öğrenci farkını en net olarak verilen odakla ayırabilirim. Ve siz de tercihimi, verdiğim bu örnekten anlayabilirsiniz. Şahsen artık, insanların fazla kolaycı ve hazırcı olduğuna inanıyorum. Üzücü olsa da bu gerçek aslında çoğu insanın hayatını kurtarıyor. Olaylara farklı açılardan bakmayı unutmayın. Pek çok kez bire bir vereceğim eğitimlerin gerçekleşmemesi şu an içimi rahatlatıyor. Hazır olmayanlara ve hak etmeyenlere güç vermemek, hayırlı olarak görülebilir. İnsanları tanımak, onları kriz anlarında görmek lazım. Unutmayın, herkes kendini iyi tanıtır, ben de öyle. Gerek bir öğrenci, gerekse bir öğretmen seçimi için yola başlamadan önce iyi tanımak önemlidir.

Öğrenci için, kişi öğretme yetisini kazanmış mı? Sorusunun sorulması gerekmektedir. Bilmek ve bilinen şeyi öğretmek farklı olgulardır. Benim bazı arkadaşlarım konular üzerinde yetkin olsa da öğretmen anlamında oldukça kötüydüler. Öğretmen kişiye etüt verirken kendi kalıplarından sıyrılmalı ve yanlış anlaşılmaması için geniş açıdan anlatılmalıdır. Kötü öğretmenlerin öğrencileri bazı duyguların sınırlarına çarparak kötü yerlerden patlak verebiliyorlar. Aslına baktığımız zaman öğretmenin metodu bir öğrenci için uygun gelmese de diğer öğrenci için uygun gelebilir. Örnek vermek gerekirse ben bir öğretmen olarak oldukça sertimdir ve bu sertlik bir öğrenciye uymazken, diğeri için uyumlu olan çalışma metodlarının kapılarını açabilir. Yanisi, öğretmen öğrenci ilişkisinin başında tanışmak ve metodları önceden açıkça konuşmak önemlidir. Bir öğretmen için de trajik bir sonuçla karşılaşmamak için kime - neyi verdiğinin farkına varmak önemlidir.
bd5f9935acf4f4532fc81888c8ea121e.jpg
Okült eğitimler öğrencinin başarı elde etmesine yardımcı olmayı amaçlar. Öğrencinin basit majikal çalışmalar ve terimler öğrenmesinden ziyade, daha derin çalışmalar ve öğrencilerin daha fazla aydınlanma sağlamalarına yardım etmeye amaçlayan talimlerde dışarıdan destek almak çabucak bir şekilde zorundalık haline gelir. Bunu inkar eden herhangi biri ya ikinci öğrenci seviyesine hiç yaklaşmamıştır ve ruhsal gelişmenin formülünü anlamıyor veya hiç yardım görmeden ilerlemeyi gerçekleştirecek kadar kişisel güce sahip nadir gelişmiş ruhlardandır.

İddiamızın gerekçesi şudur. Hangi ruhsal gelişme yöntemini takip edersek edelim, hepsi aynı temel formüle dayanmaktadır. Sadece teknikler ve dış kalıbı değişmektedir. Hedefe varmanın birçok yolu vardır ama sadece bir yolculuk vardır. Bu yol veya evrensel formül bilinçaltının pasif ve alıcı güçlerini bilincin aktif ve baskın güçleriyle yeniden entegre etmeyi içerir. Bu sıkça söz edilen Doğa sırların mükemmel ve ölümsüz üstadı okült androjeni yaratan mistik veya simya evliliğidir.

Bu amacı başarmaya yönelik herhangi bir teşebbüs son derece tehlikelidir. Bundan dolayı, bu sürecin ilk evresine simyagerler "negrido" derler. Bu terim psişik varlığın (ruhun) eriyip çözülmesi veya çürümesi ve (mecazi anlamda) kararmasını temsil etmektedir. Bu uyanık bilinçli zihnin uyan bilinçdışı zihne yönelmesi anlamına gelir. Bu genelde bir tür meditasyonla başarılır. Yarım başarılı bir teşebbüsün sonuçları bile, bilinçli zihin, kendimiz sandığımız "Ben" in işlevleri, bütünlüğü ve mekanizması bilinçdışının baskın çözme güçleriyle parçalanır.2b97955a31c0556afa948273547e48d4 (1).jpg

Benliğimiz bizim bir derece akli dengemizi koruma veya yaşamın talepleri karşısında makul olma çabalarımızın odaklanmasıdır. O engin çalkantılı yaşam okyanusunda sabit adamızdır. Bilinç dışı bizzat bu yaşam okyanusudur. O devasal, güçlü ve derindir. Bilinçdışının çözücü özellikleriyle "Ben" in düzeysel yapısını çözmeye yönelik herhangi bir teşebbüs, irrasyonel, mantıksız davranışların artışlarına neden olur. Hafif bir psikoz başlar ve kendimizi kuruntu, endişe, paranoya, depresyon, kendimizi kandırma, halüsinasyon ve hepsinden fazla irrasyonel davranışa daha çok maruz oluruz.

Gerçek ruhsal tekamülün kaçınılmaz bir ön koşulu olan bu durumum nihai soncunda, giderek içimizde bulunduğumuz karmaşık ve tamamen yabancı süreç bir yana, çok basit şeyler üstünde verimli mantıklı kararlar vermekte bile zorlandığımız zihinsel bir halle batmaktayız. Bu durumda, eski aşınmış benliğimizin rahatlığına hızlı bir dönüş yapmamak için, yegane çaremiz bilinçdışının sert çalkantılı okyanusunda bize kılavuzluk edecek dışsal bir rehber bulmamız ve ona güvenmemizde yatar.

Böyle bir rehber olmadan, baştaki çözülme evresini tamamen atlanabilir, böylece ilk öğrenci grubunda kalabiliriz, bu da en sık görülen tepkidir, veya karmaşıklığın içine atılabiliriz, bu durumda tekrar dışarıya atılıp kendimizi bir dereceye kadar sarsılmış, eski halimizden pek farklı olmayan bir konumda buluruz. Bu oldukça yaygındır ve çoğu zaman derinliklerin tehlikelerini tekrar yaşama korkumuzun temelini oluşturur, bu durumda gelişmemiş "Ben" in güneş gören yamaçlarını tercih etmekteyiz.

1596aeff348763c25ef655682c3d0ffa.jpg O halde zorluk, çözülmenin ilk aşamasına girmek değildir, çünkü birçok okültist er ya da geç bunu deneyimler. Güçlük okyanusu geçip haritası çıkarılmamış bölgede gelişmenin bir sonraki seviyesi bulunan yeni kıtaya bulmaktır. Bunu tek başına yapmaya çabalanmak, harita veya kılavuz olmadan Afrika ormanlarında geziye çıkmak gibidir. Sonuç hemen hemen her zaman ya ölüm, ya da yolunu tamamen kaybetmek (delilik) olur.

Dolayısıyla, bir çözülme evresi ortasında kendisini birinci seviye (solo) öğrenciden ikinci seviye (kılavuzlu) öğrenciye geçme çabasının ortasında bulan öğrenci kendisini Tanrı (doğada mutlak kontrol eden bir güç) olmadığı korkusu ve bir rehbere inanma gereği arasındaki mücadelesinin ortasında bulur.

Böyle bir sonuca nasıl vardım? Basit. Kendi gelişmemizi tamamen kontrol etme arzusu, diğer bir deyişle, birinci takımda kalma isteği, kendimiz için en iyi olanı bildiğimiz ve kendi ruhsal gelişmemiz için başkasına güvenmek en azından bir zaman kaybı ve en fazlası akıl dengemiz veya hayatımıza karşı bir risk olduğu görüşüne dayanır. Ruhsal gelişmemizin tüm unsurlarını kontrol etmemiz gerektiği inancı, evrende mutlak kontrol edici bir unsur olmadığı öngörüşü içerir. Eğer böyle bir öğrenci kendisine karşı dürüst davranacak olursa, bunu diyebilir: "Tanrının (evrensel plan) varlığına güvenemem, dolayısıyla kişisel güvencem elimdedir."

Bu ulaşılan ilginç bir doğal sınırdır. Bunu, emniyeti kendi elinde olmadığını ve daha yüksek bir gücün elinde olduğunu anlamaya çalışan öğrencinin yaşadığı ilk ciddi kriz olarak tanımlamaktayım. Eğer çözülme evresinden geçmek zorundaysak ve o evre eğitimizle ilgili verimli ve mantıklı (ruhsal) seçimler yapma yeteneğimizin kontrolünü kaybetmemizi de içerirse, bir rehbere ihtiyaç vardır, eğer rehberi reddedersek daha fazla ilerlememiz ertelenmiş olmaktadır.
7c64599755542aef879f623df5525617.jpg
Öğrenci bu aşamada,
güvenliğinin kendi elinde olmadığını, daha büyük bir kişinin elinde olduğunu anlama girişiminde bulunur. Kendinizi yüzme bilmezken bir okyanusa dalmış gibi düşünün. Yüzme öğretecek birisinin olması ne kadar önemliyse, olay da budur. Yoksa karaya bir şekilde çıkar, bir daha denize girmezsiniz. Okyanusun içindeki tehlikeleri bilmeden, başlı başına okyanusu tehlikeli zannedebilirsiniz. "Kapı" aslında bu. Her okült konuları öğrenenin elbet geçeceği, geçmesi gereken bir kapı.
Diğer yandan, eğer evrensel nedenin mutlak gücüne güvenip rehberimize güvenebiliyorsak, ve ayrıca Büyük Çalışmanın ilk evresinin karşı kıyısına inmişsek, o zaman yolculuk sırasında öğreniyoruz ki emniyetimizi temin eden ve geleceğimiz için belli bir planı olan daha büyük bir Güç vardır.

Öğretmenin kılavuzluğuna güvenip güvenmemek sorusu, yüzleşilmesi gereken çok büyük bir sorundur. Çoğu hevesliler için bunu hesaba almak söz konusu bile değildir. Öğretmenin kılavuzluğunu reddeden böyle bir seçimle, girişinde bulunduklarının farkında olmadan bile misterlerin eşiğinden dönmüşlerdir. Böyle bir kişi genelde, en azından bir yaşam daha dış okulun halkasını terk etmeyecek, okumalarından hoşnut olmaya çabalamayı devam edecek veya diğer okültistlerin sosyal toplanmalarına katılacak, kendileri gibi kıyısından, kenarından dönenlerin sözlerini dinlemekle geçirecektir. Gizli diyarın eşiğinden geri dönerek belki de çok yaşam sürdürdükleri olasılığını umursamayıp, yaşlılıklarında tekamül için çok yaşam gerekli olduğunu kendilerine söyleyeceklerdir. Birçokları, ölüm döşeğinde hüzünlü olarak "şaşkınım" diyebilecekler.

“Ama,” diye ısrar ettiğinizi duyuyorum.

"Ama, herhangi bir öğretmeni seçip, onun yetenekli, dengeli veya güvenilir olup olmadığına bakmaksızın mutlak bir şekilde güvenmemiz mı gerekiyor?" diye sorduğunuzu işitiyorum. Bu tabii ki saçma ve aptalca olur. Orta zekalı birinin daha henüz diz boyu çözülme evresine batmadan önce, öğretmen seçenekleri arasında karakter değerlendirmesi yapıp makul bir seçim yapabileceği eğitim aramanın erken bir noktası vardır. Tabii, eğer insan karakterini ölçüp biçme konusunda çok kabiliyetsiz olduğumuzu inanıyorsak, o zaman bir öğretmeni aramaktan sakınmamız gerekir.

Esas güçlülük, halen belirli bir öğretmenin iyi bir karakter değerlendirmesi yapabileceğimiz yolumuzun başlarında değil, ama irrasyonel olup öğretmenin önerilerinden korkmaya başlayıp onu umursamamaya veya değiştirmeye karar verdiğimiz çözülme evresindedir.

Üçüncü seviyeye ulaşmış son tip öğrenciyse, bilinçdışının ürkütücü okyanusundan yol gösterilmiş, gizli ve açık olmak üzere kendi realitesinin her iki tarafı hakkında temel bilgiye sahip ve daha fazla ilerlemesi için nelerin gerekli olup olmadığını bilerek keşif yolunu devam eden kişidir.

İlerleyen zamanlarda yazı içerisindeki ikinci aşamadan sonra öğrencinin yaşayacağı korkunun üstüne düzenlemeler ve eklemeler yapılabilir. Yazı hakkındaki gelişmeler -olursa- okurlara duyurulacaktır.
-Alchemists Garret yazısından çeviriler yapılmış destek alınmıştır.
f9bf506f3a9553f5488ba5efbfb62e1a.jpg

Korku yöneticiniz değil, öğretmeniniz olsun.
Siz ise haylaz bir öğrencisiniz. (:
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Artenax

Üye
Eline sağlık çok açıklayıcı bir yazı olmuş. Ne yazık ki insanlar basit bir araştırma sonrasında öğrenebilecekleri bilgiyi bile sormaktan çekinmiyorlar. Umarım bu öğretmenlerin okuyan, körü körüne bağlanmayan, sorgulayan, araştırmayı bilen, gelişimi arzulayan meraklı öğrencilerle yolları kesişir ^^
 

Lament

Teğmen
Üye
Yazı için çok teşekkürler. Okült öğrenci olmak konusunda aklımdaki düşünceleri toparlamamı ve çoğu şeyin farkında olmamı sağladı. Emeğinize ve bilginize sağlık.
 
Üst