Merhaba Kargalar! Size bu yazımda mezarı bulunduktan sonra; tarihe damgasını vuran tarihi kişiliklerden çok daha fazla tanınan Tut'tan bahsedeceğim. İyi okumalar..
Tutankhamon'un mezarı gerçekten lanetli miydi?
Orta yaşlı iki İngiliz, 26 Kasım1922'de, M.Ö. 1333-23 yılları arasında Mısır'ı yöneten çocuk kralın mezarına doğru yola koyuldular ve modern tarihin en önemli arkeolojik keşfini başlattılar. Howard Carter ile Lord Carnarvon, uzun süre kapalı kalan mezarı açarak şaşırtıcı hazineyi açığa çıkardılar ve arkeolojiye olan ilginin yeniden hayat bulmasına katkıda bulundular.
Tutankhamon'un mezarındaki ihtişam olağanüstüydü ve eski sanatçıların yaratım güçlerinin bir kanıtıydı. Bu keşif, sanatta, popüler kültürde, dekorasyonda, hatta Boris Karloff'un "Mumya" filmlerinde olduğu gibi sinemada, "Mısır tarzı"nın başlangıcı oldu. Günümüzde de etkisi sürmekte.
Carter ile Carnarvon, araştırmalarının 5 yılını Mısır krallarının mezarlarının bulunduğu efsanevi Krallar Vadisi'ni temizleyerek geçirdiler. Arkeoloji, deneyim ve maceranın bütünleştiği bu keşif, insanların hayal gücünü etkisi altına almaya yetti. O zamanlar Mısır uygarlığını inceleyen bilimlere olan ilgi azdı. 1921'de, Londra'daki Mısır Araştırma Derneği Komitesi, insanların arkeolojiye ve özellikle Mısır arkeolojisine olan ilgisini artırmanın gün geçtikçe zorlaştığı, hatta imkânsız hale geldiği konusunda açıklamalar bile yapmıştı.
Ancak, 1874'te Kensington'da doğan, Norfolk Swaffham'da büyüyen ve bir sanatçının oğlu olan Carter her şeyi değiştirecekti. Carter'ın babasından aldığı sanatçı ruhu, daha çok küçük yaşlarda ortaya çıkmıştı. Resme ve suluboyalara tutkun olan Carter, henüz 17 yaşındayken görmeyi çok istediği Mısır'a gitti. Burada, British Museum için mezar çizimleri ve duvar resimleri kopyaladı.
Gerçekleştirdikleri keşif, dünya arkeoloji tarihi açısından bir ilkti. Çünkü, Krallar Vadisi'nde hiç bozulmadan keşfedilen tek mezardı. Ertesi gün Carnarvon, arkadaşına bir mektup gönderdi: "Burada, British Museum'un Mısır bölümünün üst katını dolduracak kadar eşya var. Kanımca, bugüne kadar bulunanların en güzelleri." Haklıydı da...
Tutankhamon, üç bölümden oluşan bir tabutta yatıyordu. Dıştaki iki bölüm, altın işlemeli tahta çerçevelerden yapılmıştı. İç bölüm ise 110,4 kg'lik saf altından... Tutankhamon'un başında altından bir maske vardı. Mumyasının üzeri ve tabut, mücevherler, muskalarla süslüydü. Tabut ve taş lahit, altın işlemeli tahtalardan ve bez parçalarından oluşan dört kabir ile çevriliydi. Mezarı oluşturan diğer odalar, savaş arabası, silahlar, elbiseler ve mobilyalar gibi değerli eşyalarla doluydu. Carter'ın Tutankhamon'un mezarındaki 3.500'ü aşkın parçayı çıkarması ve listelemesi 10 yılını aldı..
Keşfin yapıldığı günlerde, Tutankhamon çılgınlığı (Tutmania) radyo, televizyon ve sinema aracılığıyla tüm dünyaya yayıldı. Pek çok insan, gazetelerde, özellikle The Times'ta yayımlanan haberler nedeniyle Mısır'a akın etti. Herkes keşiften pay sahibi olmak ve eski Mısır'ın ihtişamının tadını çıkartmak istiyordu. Tutankhamon giysileri, şapkaları, sigaraları, bastonları, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki birçok dükkânda satışa sunuldu.
Heyecan uzun süre devam etti. 16 Nisan 1923 tarihli Daily Mail'de çıkan yazıda, Mısır tarzının banyo kıyafetlerini etkisi altına aldığından söz edildi. Pierre Legrain gibi modacılar Mısır tarzı sandalyeler ürettiler. Kadınlar, Mısır tarzı mücevherler takmaya başladılar. Tutankhamon devrinde yaygın olan Mısır sanatı taklit edilmeye ve dekorasyon alanlarında da etkili olmaya başladı.
Tutankhamon'un bu kadar meşhur olmasının bir başka nedeni ise, Lord Carnarvon'un mezar açıldıktan beş hafta sonra gizemli bir hastalıktan dolayı ölmesiydi. Bu olay medyanın büyük ilgisini çekmişti. Sherlock Holmes'ün yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle, Lord Carnavon'un ölümünü o dönemde kimsenin bilemeyeceği doğal bir nedene bağlayınca yüreklere su serpildi.
Ancak ölümler birbirini izledi. İlk önce, Lord Carnarvon'a kardeş gibi yakın 2 kişi daha hayatını kaybetti. Yanı sıra, Tutankhamon'u incelemek için Mısır'a gelen bir röntgen uzmanı, mezarı ziyaret eden Amerikalı bir iş adamı ve yine Carter'ın arkadaşı Arthur Mace ardı ardına öldüler. Carter'ın kanaryası bile, Mısır inanışına göre şeytani bir sürüngen sayılan kobra yılanı tarafından öldürüldü. Fransız bir bilim adamı mezarı ziyaretinden hemen sonra öldürüldü, yaşlı bir Mısırlı ziyaretçi karısı tarafından vuruldu, Carter'ın sekreteri Richard Bethelle esrarengiz bir şekilde öldü (Babası Westbury Lordu gibi). Bethell'in cenazesi sırasında bir çocuk, cenaze arabasının çarpmasıyla hayatını kaybetti. Pek çok kişi, bu ölümleri intikam almak isteyen bir ruhun varlığına bağladı.
Ancak, Amerikalı Mısırbilimci, 1934'te bütün bunların sadece rastlantı olduğunu açıkladı.
Mezarın açılması çalışmalarına katılan 26 kişiden 6'sı, 10 yıl içinde öldü. Ancak, Tutankhamon'un cesedinin çıkarılışına tanık olan 10 kişiden hiçbiri ölmemişti. Dahası, sonraları ortaya çıktığı gibi, Carnarvon'un ölüm nedeni, sivrisinek ısırığı sonrası kaptığı enfeksiyondan başka bir şey değildi. Ancak, Carter, mezarın steril ve güvenli olduğunu açıklamış, hatta dünyada hiçbir yerin buldukları mezar kadar güvenli olamayacağını savunmuştu. Her şeye rağmen, tartışmalar günümüzde de sürüyor.
Son yıllarda bilim adamları, Carnarvon'ı eski Mısırlılar tarafından mezara bırakılan bir mikrobun öldürdüğünü savunuyorlar. Paris'teki Laboratoire d'Ecologie uzmanlarından Dr. Sylvain Gandon, "Ölümün olası nedeni, etkisini uzun yıllar sürdüren, ölümcül bir virüse bağlanabilir" diyor.
Tarihte çok fazla öneme sahip olmayan, uzun zaman önce ölmüş Mısırlı bir firavuna yönelen bu ilgi fazlasıyla şaşırtıcı. Gerçekten de Tutankhamon, Mısır tarihindeki en silik kişilerden biri. Diğer firavunların, ondan çok daha önemli işlere ve başarılara imza attıkları bir gerçek. Örneğin Mena, M.Ö. 3200'de Aşağı ve Yukarı Mısır'ı birleştirerek Mısır'ı yarattı. Khufu "Büyük Piramit"i inşa etti. Sesostris, Nil ile Kızıldenizi birbirine bağlayan ilk kanalı yaptı. Buna karşılık Tutankhamon, sadece 9 yıl saltanat sürdü ve 19 yaşında da öldü.
En göze çarpan özelliğinin ise, ölümü ve gömülmesi olduğunu söylüyor. Mezarının açıldığı günden bu yana, Mısır'a damgasını vuran Ramses ya da Kleopatra'dan bile ünlü olmayı başaran bu küçük krala ait hazineler, dünyanın ilgisini çekmeyi sürdürüyor.
Eski Mısır politikası
Tutankhamon, Mısırda yoğun bir dini karmaşanın hüküm sürdüğü dönemde yaşadı. Tutankhamon'un tahta çıktığı yıldan önce, babası olan Akhenaton, geleneksel tanrıları reddedip, güneş tanrısı Aten'i kabul ederek ülkeyi alt üst etti. Yanı sıra Mısır'ın tüm NANİ?! varlığını Teb'den Amarna'ya taşıdı.
Akhenaton M.Ö. 1336'da öldü. Varisi Smenkhare da ondan 2 yıl sonra öldü. Böylece krallığın başına Akhenaton'un ikinci karısı Kiya'dan olan, 10 yaşındaki oğlu Tutankhamon geçti. Tutankhamon, yine 10 yaşındaki üvey kız kardeşi Ankhesenamon ile zaten evliydi ve tahta M.Ö. 1332'de geçti. Tutankhamon'un hükümdarlığı döneminde, eski tanrılar yine ihtişamlı günlerine geri döndüler ve kraliyete ait tüm NANİ?! varlığı yine Teb'e taşındı. Bu aşamada, genç firavun ölünceye kadar onun adına ülkeyi hırslı hizmetçileri Aye yönetti.
Tutankhamon Efsanesi
Tutankhamon'un mezarı gerçekten lanetli miydi?
Orta yaşlı iki İngiliz, 26 Kasım1922'de, M.Ö. 1333-23 yılları arasında Mısır'ı yöneten çocuk kralın mezarına doğru yola koyuldular ve modern tarihin en önemli arkeolojik keşfini başlattılar. Howard Carter ile Lord Carnarvon, uzun süre kapalı kalan mezarı açarak şaşırtıcı hazineyi açığa çıkardılar ve arkeolojiye olan ilginin yeniden hayat bulmasına katkıda bulundular.
Tutankhamon'un mezarındaki ihtişam olağanüstüydü ve eski sanatçıların yaratım güçlerinin bir kanıtıydı. Bu keşif, sanatta, popüler kültürde, dekorasyonda, hatta Boris Karloff'un "Mumya" filmlerinde olduğu gibi sinemada, "Mısır tarzı"nın başlangıcı oldu. Günümüzde de etkisi sürmekte.
Carter ile Carnarvon, araştırmalarının 5 yılını Mısır krallarının mezarlarının bulunduğu efsanevi Krallar Vadisi'ni temizleyerek geçirdiler. Arkeoloji, deneyim ve maceranın bütünleştiği bu keşif, insanların hayal gücünü etkisi altına almaya yetti. O zamanlar Mısır uygarlığını inceleyen bilimlere olan ilgi azdı. 1921'de, Londra'daki Mısır Araştırma Derneği Komitesi, insanların arkeolojiye ve özellikle Mısır arkeolojisine olan ilgisini artırmanın gün geçtikçe zorlaştığı, hatta imkânsız hale geldiği konusunda açıklamalar bile yapmıştı.
Ancak, 1874'te Kensington'da doğan, Norfolk Swaffham'da büyüyen ve bir sanatçının oğlu olan Carter her şeyi değiştirecekti. Carter'ın babasından aldığı sanatçı ruhu, daha çok küçük yaşlarda ortaya çıkmıştı. Resme ve suluboyalara tutkun olan Carter, henüz 17 yaşındayken görmeyi çok istediği Mısır'a gitti. Burada, British Museum için mezar çizimleri ve duvar resimleri kopyaladı.
Gerçekleştirdikleri keşif, dünya arkeoloji tarihi açısından bir ilkti. Çünkü, Krallar Vadisi'nde hiç bozulmadan keşfedilen tek mezardı. Ertesi gün Carnarvon, arkadaşına bir mektup gönderdi: "Burada, British Museum'un Mısır bölümünün üst katını dolduracak kadar eşya var. Kanımca, bugüne kadar bulunanların en güzelleri." Haklıydı da...
Tutankhamon, üç bölümden oluşan bir tabutta yatıyordu. Dıştaki iki bölüm, altın işlemeli tahta çerçevelerden yapılmıştı. İç bölüm ise 110,4 kg'lik saf altından... Tutankhamon'un başında altından bir maske vardı. Mumyasının üzeri ve tabut, mücevherler, muskalarla süslüydü. Tabut ve taş lahit, altın işlemeli tahtalardan ve bez parçalarından oluşan dört kabir ile çevriliydi. Mezarı oluşturan diğer odalar, savaş arabası, silahlar, elbiseler ve mobilyalar gibi değerli eşyalarla doluydu. Carter'ın Tutankhamon'un mezarındaki 3.500'ü aşkın parçayı çıkarması ve listelemesi 10 yılını aldı..
Keşfin yapıldığı günlerde, Tutankhamon çılgınlığı (Tutmania) radyo, televizyon ve sinema aracılığıyla tüm dünyaya yayıldı. Pek çok insan, gazetelerde, özellikle The Times'ta yayımlanan haberler nedeniyle Mısır'a akın etti. Herkes keşiften pay sahibi olmak ve eski Mısır'ın ihtişamının tadını çıkartmak istiyordu. Tutankhamon giysileri, şapkaları, sigaraları, bastonları, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki birçok dükkânda satışa sunuldu.
Heyecan uzun süre devam etti. 16 Nisan 1923 tarihli Daily Mail'de çıkan yazıda, Mısır tarzının banyo kıyafetlerini etkisi altına aldığından söz edildi. Pierre Legrain gibi modacılar Mısır tarzı sandalyeler ürettiler. Kadınlar, Mısır tarzı mücevherler takmaya başladılar. Tutankhamon devrinde yaygın olan Mısır sanatı taklit edilmeye ve dekorasyon alanlarında da etkili olmaya başladı.
Tutankhamon'un bu kadar meşhur olmasının bir başka nedeni ise, Lord Carnarvon'un mezar açıldıktan beş hafta sonra gizemli bir hastalıktan dolayı ölmesiydi. Bu olay medyanın büyük ilgisini çekmişti. Sherlock Holmes'ün yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle, Lord Carnavon'un ölümünü o dönemde kimsenin bilemeyeceği doğal bir nedene bağlayınca yüreklere su serpildi.
Ancak ölümler birbirini izledi. İlk önce, Lord Carnarvon'a kardeş gibi yakın 2 kişi daha hayatını kaybetti. Yanı sıra, Tutankhamon'u incelemek için Mısır'a gelen bir röntgen uzmanı, mezarı ziyaret eden Amerikalı bir iş adamı ve yine Carter'ın arkadaşı Arthur Mace ardı ardına öldüler. Carter'ın kanaryası bile, Mısır inanışına göre şeytani bir sürüngen sayılan kobra yılanı tarafından öldürüldü. Fransız bir bilim adamı mezarı ziyaretinden hemen sonra öldürüldü, yaşlı bir Mısırlı ziyaretçi karısı tarafından vuruldu, Carter'ın sekreteri Richard Bethelle esrarengiz bir şekilde öldü (Babası Westbury Lordu gibi). Bethell'in cenazesi sırasında bir çocuk, cenaze arabasının çarpmasıyla hayatını kaybetti. Pek çok kişi, bu ölümleri intikam almak isteyen bir ruhun varlığına bağladı.
Ancak, Amerikalı Mısırbilimci, 1934'te bütün bunların sadece rastlantı olduğunu açıkladı.
Mezarın açılması çalışmalarına katılan 26 kişiden 6'sı, 10 yıl içinde öldü. Ancak, Tutankhamon'un cesedinin çıkarılışına tanık olan 10 kişiden hiçbiri ölmemişti. Dahası, sonraları ortaya çıktığı gibi, Carnarvon'un ölüm nedeni, sivrisinek ısırığı sonrası kaptığı enfeksiyondan başka bir şey değildi. Ancak, Carter, mezarın steril ve güvenli olduğunu açıklamış, hatta dünyada hiçbir yerin buldukları mezar kadar güvenli olamayacağını savunmuştu. Her şeye rağmen, tartışmalar günümüzde de sürüyor.
Son yıllarda bilim adamları, Carnarvon'ı eski Mısırlılar tarafından mezara bırakılan bir mikrobun öldürdüğünü savunuyorlar. Paris'teki Laboratoire d'Ecologie uzmanlarından Dr. Sylvain Gandon, "Ölümün olası nedeni, etkisini uzun yıllar sürdüren, ölümcül bir virüse bağlanabilir" diyor.
Tarihte çok fazla öneme sahip olmayan, uzun zaman önce ölmüş Mısırlı bir firavuna yönelen bu ilgi fazlasıyla şaşırtıcı. Gerçekten de Tutankhamon, Mısır tarihindeki en silik kişilerden biri. Diğer firavunların, ondan çok daha önemli işlere ve başarılara imza attıkları bir gerçek. Örneğin Mena, M.Ö. 3200'de Aşağı ve Yukarı Mısır'ı birleştirerek Mısır'ı yarattı. Khufu "Büyük Piramit"i inşa etti. Sesostris, Nil ile Kızıldenizi birbirine bağlayan ilk kanalı yaptı. Buna karşılık Tutankhamon, sadece 9 yıl saltanat sürdü ve 19 yaşında da öldü.
En göze çarpan özelliğinin ise, ölümü ve gömülmesi olduğunu söylüyor. Mezarının açıldığı günden bu yana, Mısır'a damgasını vuran Ramses ya da Kleopatra'dan bile ünlü olmayı başaran bu küçük krala ait hazineler, dünyanın ilgisini çekmeyi sürdürüyor.
Eski Mısır politikası
Tutankhamon, Mısırda yoğun bir dini karmaşanın hüküm sürdüğü dönemde yaşadı. Tutankhamon'un tahta çıktığı yıldan önce, babası olan Akhenaton, geleneksel tanrıları reddedip, güneş tanrısı Aten'i kabul ederek ülkeyi alt üst etti. Yanı sıra Mısır'ın tüm NANİ?! varlığını Teb'den Amarna'ya taşıdı.
Akhenaton M.Ö. 1336'da öldü. Varisi Smenkhare da ondan 2 yıl sonra öldü. Böylece krallığın başına Akhenaton'un ikinci karısı Kiya'dan olan, 10 yaşındaki oğlu Tutankhamon geçti. Tutankhamon, yine 10 yaşındaki üvey kız kardeşi Ankhesenamon ile zaten evliydi ve tahta M.Ö. 1332'de geçti. Tutankhamon'un hükümdarlığı döneminde, eski tanrılar yine ihtişamlı günlerine geri döndüler ve kraliyete ait tüm NANİ?! varlığı yine Teb'e taşındı. Bu aşamada, genç firavun ölünceye kadar onun adına ülkeyi hırslı hizmetçileri Aye yönetti.