Ülkenizden Nefret Etmeyin, Onu Sevin! Burayı Hep Birlikte Güzelleştirelim.

Sevgili arkadaşlar; pek çok gençte ülkesinden nefret etme ve bir yolunu bulup dışarı kaçma ve orada bir hayat kurma eğilimi görüyorum. Bunda da elbette çok haklılar. Bir insan dünyaya geldiğinde olduğu gibi kabul görmeyi ve sevilmeyi, önemsenmeyi bekler. Başka da hiçbir şey beklemez. Lakin bizden önceki nesil, sebepleri tartışılır olmakla birlikte, yeni nesle, yani sizlere; eğer üniversite sınavında iyi bir sıralama yapamazsanız kabul edilmeyecek ve sevilmeyeceksiniz diye hissettirdiler. Bununla birlikte tahminimce bu genç neslin çoğu ülkedeki insanların ortalama haline, onların genel konularına, siyasetine, laf akçelerine bakarak insanlık için esas kıymetli olan kültür sanat ve felsefe benzeri şeylere ne kadar kıymet verilmediğini görerek ülkesinin insanına küstü. Ancak size şunu söylemek istiyorum ve bu yazıyı o yüzden farkındalık kategorisi altında yazmayı uygun gördüm: Artık o eski kafalı nesil kalmıyor. Normalde bir kültürün aydınlanması yahut reform geçirmesi için 200-300 sene ve çok sayıda aydın gerekir. Bununla birlikte bir de bu aydınları destekleyecek otorite gerekir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda ise bunların hiçbirine gerek yok. Kim olursanız olun okuma yazma biliyorsunuz ve istediğiniz yere istediğiniz şeyi yazabiliyorsunuz. Muhtemelen son söylediğime itiraz ediceksiniz hayır gazetecileri tutukluyorlar falan diye, haklısınız ancak ben ortaçağı bilip orayla kıyasladığım için böyle söylüyorum. Hem ayrıca sizin dediğinize de yanıt olarak söylüyorum ki umutlu olun; sizin sayenizde düşünce özgürlüğü ortamı çok daha geniş yaşam olanağı bulacaktır. Bu yüzden yeni neslin ilk işi, bir an önce düşünce ve ifade özgürlüğünü toplumumuzda pekiştirme amaçlı olabildiğince çok yazmak, okumak ve konuşmak - tartışmaktır. Medeniyetler ve insanlık; dinler ile kurulmuştur ve dinlerin görevi artık sona ermiştir. Artık insan, dindar ve fanatik olan değil; düşünen, tartışan ve evrensel olandır. Evrensel insan haklarını konuşmuyor muyuz? Bunlarla ilgili ortaya konabilecek karşı savların hepsinden haberdar olduğumu da lütfen göz ardı etmeyin. Mesele benim yanılmam ya da sizin dininizi çok sevmeniz değil: Şu düşünce özgürlüğü bi pekişsin de ben de doya doya yanılayım onu istiyorum. Herkes yanılsın, yanlışını düzeltsin, birbirine katılmasın, saçmalasın. Esneyin biraz: Düşüncelerden ötürü savaşların çıktığı dönem bitti artık. Bundan gayrısı insanoğluna yakışmaz.
 
Vasat mı fikirler? Bence hiç değil çünkü türkiyenin bu dönemini birçok ülke geçirdi. Evrensel konuların genişliği,bilgi yelpazesi daraldıkça insanlar sosyal aktivite ve düşünce bakımından gerilmeye başladı. İnsanların elinden sanatı,özgürlüğü ve ruhu aldılar.

Bu yazını okuyunca Mustafa Kemal Atatürkün gençliğe hitabesini anımsadım. Bu topraklar demokrasi açlığı ve ileri fikirlerin baskiciligin karşısında durarak sömürgeci devletlere karşı Kuvâ-yi Milliye direnişiyle başladı. Bizler atalarımızdan örnek alıp ne olursa olsun umut sancağını taşımalıyız.

Son olarak malesef gençler bu geri düşünce kültürünün etkisinde kalıp sosyal özgürlüğü, sosyal bilinci ve araştırma isteğini körelttiler. Bu yüzden 70 lerdeki gibi humanist kültürü veya özgürlükçü bir düşünce amacına isteselerde ulaşamazlardı ne ekonomik güçleri ne imkan ve şerait.. Üzgünüm ama bundan ders çıkarmalı ve bu topraklarda tıpkı atalarımız gibi birbirimize sahip çıkıp açık fikirli olmalıyız. Liyakat sahibi ülke bu duruma düşmezdi.

Bu forumun bir amacı var sen gibi insanların fikirlerini okumak ve yalnız olmadığımı bilmek bana motivasyon verdi açıkçası. Sana iyi sabırlar diliyorum dost paylaşımın için teşekkürler.
 

Gece V

𝓚𝓲𝓷𝓰 𝓸𝓯 𝓥𝓸𝓷
Yönetici
Lider
Umut aktarmak, ışık saçmak isteyen bir yazı görüyorum... Ama ben bu ülkede kalmaları için gençlere kalın deme hakkını kendimde görmüyorum. Neyime güvenerek bunu söyleyebilirim? Kendi çocukluğundan, gençliğinden, hayatından ödün verip çalışanlar, torpili olanlardan daha az değer görüyor. Çalışmasının karşılığını alamayan bir çocuğa nasıl kal diyebilirim.
Bir kere yaşayacağı hayatının güvence altında olmadığı bir ülkede kalmalarını nasıl söyleyebilirim.
Eğlencelerine ket vurulan, müziğin sesini kesmek isteyen bir ülkede kalmalarını nasıl destekleyebilirim.
Öğrencilik hayatlarının sürünmekle eş değer tutulduğu bir ülkede kalmaları için ne söyleyebilirim?

...

Dediğiniz gibi herkesin elinde teknoloji var. Yaşıtlarının farklı ülkelerde çok farklı hayatlar yaşadıklarını görüyorlar.
Sistem toplamak istiyorlar, bir ton vergi ile önlerine engeller konuluyor... Bir çok şey sayabilirim, hepimizin pek iyi bildiği gerçekler bunlar.

Eğitim hayatına bakıyoruz, rezalet. Rektör atamaları, müfredat, eğitim sistemi, imkan-sızlık-lar. Derse giren hocaların ders anlatma isteği kalmamış, tahtaya yazı yazdırıp deftere geçirtiyor dersi bitiriyor... Üniversiteden bahsediyorum, liseden de değil. Siz sanıyor musunuz Japonya'da, Çin'de, Fransa'da, Almanya'da, Avusturalya'da eğitim görmüş bir kişiyle Türkiye'de eğitim görmüş kişi aynı seviyede olacak?

Genç olmak demek (aileden şanslı değilsek) sürünmek demek. Yapamadıklarımızı izlemek, her güne başlarken endişelenmek demek. Genç olmak demek anlaşılmamak demek. Kendi yaşıtlarıma, küçüklerime nasıl kıyabilirim.
Uzaya gitmek, robotlar yapmak isteyen gençlere... başı açık diye dayak yiyen kadınların olduğu, adaletin unutulduğu bir ülkede kal diyorsunuz. Ben diyemiyorum, bir şeyleri değiştirmeden diyemeyeceğim.

Ben bu ülkenin vatandaşı olmaktan önce, bu dünyanın insanıyım...
Her gün hak yenmesi, umutların azalması, intihar eden gençlerin artması kanıma dokunuyor.

Ben de bu ülkede kalmak isteyen ve bir şeyleri değiştirmek isteyenlerden biriyim.
Bu ortamı kurma sebebim de düşünce özgürlüğünü, tartışmayı ve gelişmeyi desteklemek zaten.

Ama kıyamıyorum.

Her şeyin değişeceğine inanıyorum. Her şeyi değiştireceğime, değiştireceğimize inanıyorum.
Gitmek terk etmek demek değildir. İmkanları kullanmak ve daha fazla gelişip, daha fazla değişiklik yapma şansı yaratmaktır. İmkanınız varsa üniversiteyi New York'ta okuyun. Paris'in kokusunu içinize çekin, farklı bir perspektif kazanın ve farkındalık kazandırın.

Haklı / Haksız tartışması değil bu...
Paylaşım için teşekkür ederiz.
 
Üst